Sıcaklık stresi, kanatlı sektörü için büyüyen bir sorundur. Hayvanlar, yetersiz yem alımı ile birlikte hayati fonksiyonlarını dengeleme yeteneklerini kaybederler. Bu nedenle oluşacak muhtemel kayıpları en aza indirmek ve hayvanların sıcaklık stresinin üstesinden gelmesine yardımcı olmak çok önemlidir. Doğru seçilmiş yem katkı maddeleri, sıcaklık stresinin birkaç hafta boyunca devam etmesinin beklendiği dönemlerde, önemli bir fayda sağlayabilirler.

Kıdemli Beslenme Uzmanı
Biochem
Küresel kanatlı yetiştiriciliği, daha yüksek ortam sıcaklıklarının ve zorlu iklim koşullarının yaşandığı uzun dönemlerle karşı karşıyadır. Aynı zamanda, kanatlı ürünlerine yönelik artan küresel talebi, iklim ve çevre üzerinde mümkün olan en az olumsuz etkiyle karşılamak için verimli bir kanatlı üretimi gerçekleştirilmelidir.
Hayvan barınaklarının ve havalandırmanın optimize edilmesinin yanı sıra yem stratejilerinin yüksek sıcaklık stresi dönemlerine adapte edilmesi, verimliliğin korunmasına ve muhtemel kayıpların azaltılmasına yardımcı olabilir. Yemleme yönetimi, yemin bileşimi ve yem katkı maddeleri, kanatlı hayvanları iklim değişikliğinin muhtemel olumsuz etkilerine karşı korumanın en önemli üç unsurudur.
1. YEMLEME YÖNETİMİ
• Günün en sıcak saatlerinde metabolik ısı üretimini azaltmak amacıyla besleme zamanı günün en sıcak saatlerinden nispeten daha serin saatlerine alınmalıdır.
• Kronik sıcaklık stresi dönemlerinde yem ile uygun yem katkı maddeleri tercih edilerek destekleme sağlanmalıdır (yüksek sıcaklığın olduğu uzun dönemler)
• Akut sıcaklık stresi (sıcaklığın hızlı yükselmesi) sırasında yeme yem katkı ile müdahale etmek yerine içme suyu yoluyla ekstra desteklemeler sağlanmalıdır.
2. BESİN GEREKSİNİMLERİ VE RASYON KOMPOZİSYONU
Vücut ısısı, sindirim ve metabolizmanın bir sonucudur. Hayvan ve çevre arasında belirgin bir ısı farkının olması, fazla sıcaklığın atılması için gereklidir. Eğer bu mümkün değilse, yem alımı azalacaktır. Yem de düşük ham protein varlığı, metabolik sıcaklık üretimini azaltmak için etkili bir önlemdir. Protein sentezindeki sınırlamalardan kaçınırken enerjinin esansiyel amino asitlere oranının değiştirilmemesine dikkat edilmelidir.
Sindirilebilir yağ, metabolik sıcaklık üretimindeki en düşük yüzdeye sahip enerji kaynağıdır. Bununla birlikte, stres sırasında glikoz, ağırlıklı olarak gerekli enerji kaynağı haline gelir. Bu nedenle, sindirilebilirliği yüksek enerji kaynaklarının doğru kombinasyonunun seçilmesi çok önemlidir. Kanatlılar besin tedarikindeki dengesizlikleri telafi edemezler.

(Alagawany ve ark., 2017’den uyarlanmıştır).
SICAKLIK STRESİ SIRASINDA FİZYOLOJİK TEPKİLER VE SONUÇLARI
• Nefes alıp vermeyle artan sıcaklık emisyonu, karbondioksit salınımının artması nedeniyle respiratuar alkaloza yol açar. Bu da bağırsak osmoregülasyonu ve su tüketimi üzerinde olumsuz etkileri olan elektrolit dengesizliklerine yol açar.
• Hücresel düzeyde protein ve DNA/RNA sentezinde bozulma gözlemlenebilir. Hayvanlar protein yetersizliğinden korunmak için oksidatif strese girer ve sıcaklık şoku neticesi artan protein talebini yönetmek zorunda kalırlar.
• Daha yoğun deri perfüzyonu gastrointestinal sisteme giden kan akışını azaltarak besin ve oksijen tedarikini sınırlandırır. Bu durum oksidatif stresi artırır ve sıkı bağlantılarla birbirine bağlı olan bağırsak hücreleri (enterositler) arasındaki bağlantılar zayıflar.
• Azalan yem alımı ve sindirim sistemi üzerindeki olumsuz değişiklikler, bağırsağın bariyer işlevini bozar ve sızdıran bağırsak sendromunun görülme riski artar.
Sıcaklık stresinin birkaç hafta veya ay boyunca devam etmesinin beklendiği bölgelerde, yem katkı maddelerinin stratejik kullanımı önemli bir tedbirdir. Üç katkı maddesi grubu, sıcaklık stresine ve sonuçlarına karşı fizyolojik reaksiyonları azaltmaya yardımcı olur.
3. HAYVANLARINIZI YEM KATKI MADDELERİ İLE KORUYUN
Betaine anhydrous pek çok fonksiyona sahiptir. Osmoregülasyonun sürdürülmesi bağırsak hücrelerinin işleyişi için çok önemlidir. Betain anhydrous, kolayca emilebilen ve güçlü ozmotik özelliklere sahip organik bir moleküldür:
• Enterositleri destekler ve onların osmoregülasyon için gösterdikleri eforu, sodyum-potasyum-pompa aktivitesi yoluyla azaltır. Su tutma kapasitesi ve elektrolit tedariki iyileşir. Altlık kalitesi açısından olumsuz sonuçlara neden olan aşırı susuzluk sonrası yüksek su tüketilmesi önlenebilir ve altlık korunabilir.
• Metabolik düzeyde betain, sıcaklık kaynaklı stresin (adrenalin üretimi) yanı sıra bozulmuş protein ve DNA/RNA sentezinin dengelenmesine yardımcı olan metil gruplarının tedarikini artırır. Sıcaklık stresi sırasında sıklıkla baskılanan bağışıklık fonksiyonları da betain kaynaklı ekstra metil grupları tarafından desteklenir.
Betain anhydrous, genel olarak ekstra enerji (iyon pompalarından tasarruf) ve amino asit (metiyoninin yeniden metilasyonu) temin eder ve glisin öncüsü olarak işlevini tamamlar. Sonuçta metil grupları ile diğer geçici sınırlayıcı amino asitleri metabolize etmek için kullanılır. Örneğin, ısı şok proteinleri (örn. HSP 70) protein yapılarının ve dokuların korunması ve onarımında önemli bir rol oynar. L-glutamin, HSP 70’in ekspresyonunu destekleyebilir. Yapılan farklı çalışmalar sıcaklık stresi sırasında antioksidan etki ile HSP 70 seviyesi arasında güçlü bir pozitif korelasyon olduğunu göstermiştir.
OKSİDATİF STRESE KARŞI ORGANİK İZ MİNERALLER
Azalan yem alımı ve sindirim osmolaritesindeki olumsuz değişiklikler, iz minerallerin optimal tedarikini tehlikeye atar. Emilim azalır ve yüksek kaliteli organik iz minerallerin yemdeki ekstra varlığı, bu sınırlı biyoyararlanımın üstesinden gelmeye yardımcı olur. İz mineraller, süperoksit dismutaz gibi antioksidatif enzimlerin oluşturulması için çok önemlidir.
Oksidatif stres, mitokondride oksidatif fosforilasyon aracılığıyla ATP üretimi esnasında oluşan süperoksit ve hidrojen peroksit (ROS = reaktif oksijen türleri) birikimini tanımlar. Sıcaklık stresi döneminin başlangıcındaki keskin bir artıştan sonra oksidatif stres mitokondriyal işlev bozukluğuna yol açar. C ve E vitamini, glutatyon ve süperoksit dismutaz gibi farklı antioksidanların mevcudiyetine bağlı olarak, ROS oluşumu ve ortadan kaldırılması, sıcaklık stresinin devam etmesi halinde yeni bir denge bulacaktır. Antioksidanların artırılması, hücre işlevi için çok önemli olan mitokondri tarafından hücresel enerji arzını sürdürmek için önemli bir ölçüttür. Süperoksit dismutaz ile birlikte glutatyon ikinci önemli endojen antioksidandır. Sistein, glutamik asit ve glisin olmak üzere üç önemli amino asitten oluşur.
Glisinatlar, bir organik iz mineral kaynağı olarak kullanılırsa, içerdiği glisin, glutatyon sentezini destekler, hücre ve doku hasarını azaltmaya yardımcı olur. Glisinatlar Bağırsak düzeyinde oksidatif stresin azaltılması ve sızdıran bağırsak sendromunun önlenmesinde hayati bir rol oynarlar.
BAĞIRSAK SAĞLIĞINI DESTEKLEMEK İÇİN PRO- VE PREBİYOTİKLER
Bağırsak bariyerinin işlevi, hayvanları ve özellik le karaciğeri, portal damardan giren birçok zararlı madde ve bakteriye karşı korumaktır. Bağırsak hücreleri arasındaki sıkı bağlantılar bu bariyerin en riskli kısmıdır. Bu da bu protein bağının korunmasını özellikle önemli kılmaktadır.
Hayvanların sızdıran bağırsak sendromundan kaçınmasına yardımcı olmanın yanı sıra sağlıklı bir mikrobiyotanın korunması da çok önemlidir. Bu, yem alımında ve beslenme davranışında sıcaklık stresinin neden olduğu değişikliklerle bozulur. Pro- ve prebiyotikler, faydalı bir mikrobiyotayı stabilize etmek ve desteklemek için en çok kullanılan yem katkı maddeleridir. Zararlı bakterilerin etkisini azaltırlar ve LPS gibi toksik metabolitlerin riskini kontrol etmeyi mümkün kılarlar. Ayrıca, pro- ve prebiyotikler yemin sindirilebilirliğini ve besin emilimini destekler. Bu, hayvanın sıcaklık stresine karşı direnci için önemlidir ve performansı iyileştirmeye yardımcı olur.
SONUÇ
Sıcaklık stresi, kanatlı hayvancılık işletmeleri için büyüyen bir sorundur. Hayvanlar, yetersiz yem alımı ile birlikte hayati fonksiyonlarını dengeleme yeteneklerini kaybederler. Bu nedenle kayıpları en aza indirmek ve hayvanların sıcaklık stresinin üstesinden gelmesine yardımcı olmak için her türlü desteği sağlamak çok önemlidir. Yem katkı maddeleri, sıcaklık stresinin birkaç hafta boyunca devam edeceğinin beklendiği durumlarda önemli bir fayda sağlayabilirler. Bu ürünler, akut sıcağa maruz kalınan zamanlarda içme suyu yoluyla, uzun süren kronik sıcak stresi dönemlerinde ise yeme katılarak kullanılmalıdır.
Dr. Bernhard Landwehr Hakkında
Almanya’nın kuzeybatısındaki bir süt çiftliğinde büyüyen Bernhard Landwehr, iş hayatına yoğun bir hayvancılık çiftliğinde çıraklık yaparak başladı. Göttingen Üniversitesi’nde tarım bilimi okuduktan sonra, süt hayvancılığında nitrojen verimliliği üzerine bir araştırma projesinde çalışan Landwehr, 2002 yılında doktorasını tamamladı. Kariyerine yem endüstrisinde devam eden Landwehr, yem optimizasyonunun yanı sıra ruminant ve monogastrik hayvanların pratik beslenmesi konusunda da geniş deneyim kazanmıştır. Biochem’de 11 yılı aşkın süredir besinsel yem katkı maddeleri alanında çalışmakta olan Dr. Bernhard Landwehr, hayvan besleme konusundaki uzmanlığı ile hem ürün geliştirmede hem de ulusal ve uluslararası ürün tedariğinde teknik destek vermektedir.