Geçmişte süt çiftliklerinde mikotoksin azaltma stratejilerinin önemi gündeme geldiğinde, AFM1’in süte yüksek oranda geçmesini önlemek ve böylece insan sağlığını korumak için son yemdeki aflatoksin B1’in yönetilmesi odak noktası oluyordu. Ancak son yıllarda süt ineklerinin sağlığı ve bakımı giderek daha önemli hale geldi.

Toksin Yönetimi Ürün Müdürü
Biochem
Ruminantlar, rumendeki belirli bir mikrobiyal detoksifikasyon sayesinde mikotoksinlerin etkilerine karşı tek mideli hayvanlara kıyasla daha az hassas olsalar da, bu koruyucu etki her durumda yeterli olmayabilir:
• Süt inekleri, beslenirken, özellikle çeşitli silajlar yoluyla geniş bir mikotoksin spektrumuna yüksek oranda maruz kalmaktadır (Fink-Gremmels, 2008). Kuru madde alımı da çok yüksek olduğundan, süt ineği yemleri mikotoksinlerin alımı için yüksek kalitatif ve kantitatif risk taşır.
• Yüksek enerji yoğunluklu beslemede, geçiş süresinin kısalması ile örneğin deoksinivalenol (DON) bulunduğunda rumen pH’sının düşmesi nedeniyle mikotoksinlerin bozunması azalır (Debevere ve ark., 2020). Dolayısıyla mikotoksinlerin detoksifikasyonunun azalmasının genel olarak yoğun beslemeyle ilişkili olduğu varsayılabilir.
• Bazı mikotoksinler bozunduğunda, bozunma ürünü bazen orijinal toksinden bile daha zararlı olabilir. Örneğin, zearalenonun (ZEA) bozunması, zearalenonun kendisinden 60 kat daha fazla östrojenik olan α-zearalenol oluşumuna yol açar (Seeling ve ark., 2005).

Sonuç olarak, daha yüksek miktardaki mikotoksinlerin ruminal detoksifikasyondan bozunmadan kurtulması ve monogastrik hayvan türlerindekine benzer semptomlara yol açması gibi gerçek bir risk vardır. En sık bildirilen klinik bulgular ise süt veriminin azalması, özellikle süt yağındaki azalma ile belirginleşen süt kalitesinin değişmesi, somatik hücre sayısının (SCC) artması veya kısmen üreme bozukluklarıdır.
Kritik kontaminasyon seviyelerinin değerlendirilmesinde veya belirlenmesinde geniş bir varyasyon yelpazesi vardır. Saflaştırılmış mikotoksinler kullanılarak gerçekleştirilen yapay kontaminasyonlu bilimsel denemelerde, bu tür semptomları tetiklemek için çok yüksek miktarların gerekli olduğu görülürken, saha raporları, hayvanların doğal yollarla kontamine olmuş ham maddelerle beslenmesi durumunda EFSA kılavuz değerlerinin çok altındaki seviyelerde bile sağlığın bozulduğuna ve performansın düştüğüne işaret etmektedir (Whitlow ve ark., 2008). Aşağıda, düşük ile orta seviyedeki saha kontaminasyonunun süt ineklerinin performansını ve sağlığını nasıl olumsuz etkileyebileceğini ve etkili bir geniş spektrumlu toksin bağlayıcının (Optitox ve OptitoxActive8, Biochem) bu olumsuz etkileri nasıl önleyebileceğini farklı açılardan gösteren birkaç saha denemesi sunulmaktadır.
SAHA DENEMESİ I
İlk saha denemesi, yaklaşık 1.180 baş laktasyondaki Holstein Friesian ineğe sahip bir Alman süt çiftliğinde, açık-kapalı tasarım olarak gerçekleştirilmiştir. Çiftlik üretim verileri ilkbahardan itibaren açıkça negatif bir eğilim göstermiş ve Haziran ayında en düşük noktaya ulaşmıştır. DON mikotoksini ilk olarak sütte ve daha sonra ZEA ile birlikte TMR’de tespit edilmiştir. Daha sonra, toksin bağlayıcı (TB), bir ön karışım yoluyla laktasyondaki ineklerin TMR’sine eklenmiş ve iki aylık bir süre boyunca başlangıç grubunda 20 g/baş ve gün, yüksek verim grubunda ise 25 g/baş ve gün dozajıyla kullanılmıştır. Bu süreçte sütteki mikotoksin seviyeleri ve performans parametrelerinin gelişimi takip edilmiştir. Tablo 1, deneme süresinin öncesinde ve sonrasında elde edilen tüm sonuçlara genel bir bakış sunmaktadır.
Deneme süresi boyunca tüm parametreler iyileşmiştir. Denemenin açık-kapalı karakteri göz önünde bulundurulduğunda, bu parametrelerin yem bileşenlerinin değişen kalitesi gibi diğer çevresel faktörlerden de etkilenmiş olabileceği açıktır. Haziran ayından deneme süresinin sonuna kadar gözlemlenen günlük maksimum sıcaklıklarda aşırı ya da güçlü sapmalar görülmemiştir; bu durumun performans ve ortalama laktasyon günü üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olması olası değildir – ki bu süre neredeyse aynıdır.

Sütteki DON türevlerinin, TMR’nin kontaminasyonunda herhangi bir değişiklik olmaksızın belirgin bir şekilde azalması, TB’nin DON’un biyoyararlanımını azaltmada etkili olduğunu göstermektedir. Bu faktör, deneme süresi boyunca performans ve sağlık sorunlarının stabilize edilmesine kararlı bir şekilde katkıda bulunmuş olabilir.
Performans parametrelerinin başarılı bir şekilde stabilize edilmesinin ardından, deneme çiftliği Ekim ayında TB kullanımını durdurmuştur. Ancak, yaklaşık iki ay sonra parametreler bozulmaya başlamış ve süt analizi yine yüksek bir DON seviyesi göstermiştir. Bu nedenle, çiftlik TB’yi yeniden kullanmaya başlamış ve DON seviyesinin kılavuz değerin altına düşmesi de dahil olmak üzere parametreler yeniden stabilize olmuştur. Şekil 1’de süt ve TMR’deki DON seviyelerinin gelişimi gösterilmektedir.
SAHA DENEMESİ II
Bir sonraki saha denemesi, yaklaşık 500 baş Simmental ineği bulunan bir Çek süt çiftliğinde gerçekleştirilmiştir. Amaç, sahada, orta düzeyde bir mikotoksin kontaminasyonu altında TB’nin süt verimi, süt bileşenleri ve SCC üzerindeki etkisini test etmekti. TMR analizi 700 ppb DON ve 190 ppb ZEA ile kontaminasyon göstermiştir. Bu tür ürünler için daha yüksek ekleme oranlarına alışkın olan çiftçi, inek ve gün başına önerilen 25 g ila 50 g TB dozajının iki katında ısrar etmiştir. Şekil 2, test ayları boyunca (yeşil çubuklar) ve ürün uygulamasından 4 ay önce ve 1 ay sonra, süt verimini, bileşenleri ve SCC’yi kaydeden aylık süt testlerinin sonuçlarını göstermektedir.

Şekil 2, test ayları boyunca (yeşil çubuklar) ve ürün uygulamasından 4 ay önce ve bir ay sonra (gri çubuklar) parametrelerin zamansal gelişimini göstermektedir. TB kullanımı sırasında, ürün kullanılmayan aylara kıyasla süt verimi artmış, SCC ise azalmıştır. Paralel olarak izlenen süt yağı ve protein içerikleri dikkate alındığında, enerjisi düzeltilmiş sütün (ECM) hesaplanması da mümkün olmuş ve bu da, çiftçi için açık bir ekonomik avantaj olduğunu göstermiştir. Ürün maliyetleri düşüldükten sonra çiftliğe günde ortalama 100 €’dan fazla ek gelir kalmıştır.
SAHA DENEMESİ III
Almanya ve Çek Cumhuriyeti’nde elde edilen olumlu sonuçlar, Kuzey İrlanda’daki bir süt çiftliğinde yapılan bir başka saha uygulamasıyla da teyit edilmiştir. Yaklaşık 200 baş laktasyondaki Holstein Friesian ineğine sahip çiftlikte, ineklerde iştah azalmasının yanı sıra artan SCC ve mastitis insidansının eşlik ettiği olağandışı bir performans düşüşü yaşanmıştır. TMR’nin mikotoksin analizinde, sadece 200 ppb DON civarında düşük bir kontaminasyon tespit edilmiş ve ineklere sekiz haftalık bir gözlem süresi boyunca baş ve gün başına 25 g TB dozajı uygulanmıştır. Tablo 2, performans parametrelerinin zamansal gelişimine genel bir bakış sunmaktadır.
TB kullanımıyla birlikte süt verimi bir kez daha artarken, SCC de azalmıştır. Süt bileşenleri üzerindeki olumlu etki sayesinde çiftliğin karlılığı da özellikle ECM’nin güçlü bir şekilde artmasıyla iyileşmiştir. TB için ödenen ek maliyetler dikkate alındığında bile, çiftliğin günlük ortalama 300 €’nun üzerinde daha fazla gelir elde ettiği görülmüştür. Ayrıca, ineklerin iştahı normale dönmüş ve mastitis insidansı belirgin şekilde azalmıştır.
SAHA DENEMESİ IV
Bu seride sunulan son saha denemesi, mikotoksinlerin klinik görünümünün tamamen farklı bir yönünü göstermeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, merada otlamaya düzenli erişimi olan yaklaşık 70 baş laktasyondaki Montbéliarde ineğine ve aynı cinsten 20 düveye sahip bir Fransız süt çiftliğinde yürütülmüştür. Çiftliğin üreme verileri, bir önceki referans dönemine kıyasla doğurganlığın açıkça azaldığını göstermiştir. Bu azalmaya yumurtalık kistleri ve endometrit prevalansındaki artışın yanı sıra kızgınlık davranışı göstermeyen veya östrus dışında kızgınlık belirtileri gösteren inekler de eşlik etmiştir. TMR analizinde ortalama 13 ppb ZEA ve 447 ppb DON kontaminasyonu tespit edilmiştir. Ancak, belirlenemeyen diğer mikotoksinler, otlatma sırasında alınmış olabilir. Sonuç olarak, TMR’ye ilk ay boyunca 50 g/baş/gün dozunda TB eklenmiş, bunu takip eden dört ay boyunca da 20 g/baş/gün dozunda TB eklenmiştir. Üreme sağlığı, suni tohumlamadan (AI) sonra hayvanları gebelik açısından tarayan tarama teknisyeni tarafından değerlendirilmiştir.
Şekil 3, sorunlar başlamadan önceki doğurganlık seviyesini de göz önünde bulundurarak, deneme dönemi öncesinde ve sırasında AI endeksinin (yapılan suni tohumlama / verimli tohumlama, AI/FI) tarihsel gelişimini göstermektedir.

Üreme parametreleri, özellikle tohumlama başarısıyla ilgili olarak, deneme süresi boyunca belirgin bir iyileşme göstermiştir. TB’nin TMR’ye eklendiği üçüncü dönemde, AI indeksi tekrar belirgin bir şekilde düşmüştür. Düvelerle ilgili olarak, AI endeksi daha da önemli ölçüde iyileşmiştir. Doğurganlık parametrelerine paralel olarak, tarama teknisyeni tarafından izlenen ürogenital sağlık parametreleri de benzer şekilde iyileşmiştir. Çiftçi, deneme süresinin ardından ürünü inek başına günlük 20 g dozda kullanmaya devam etmiştir.
ÖZET & SONUÇ
Burada sunulan farklı saha denemeleri, mikotoksinlerin saha koşullarında süt ineklerinin sağlığı ve verimliliği üzerinde önemli etkilere sahip olabileceğini göstermektedir. Özellikle DON varlığında, süt veriminde ve süt yağında azalma gözlenmiştir. SCC artışı da sıklıkla gözlemlenen sorunlardan biridir. Bunun dışında, özellikle ZEA’nın neden olduğu doğurganlık düşüşü de bir başka maliyetli sonuç olabilir.
Bu saha denemelerinde kullanılan ürün gibi etkili toksin bağlayıcılar, çevresel stres faktörlerine karşı kullanılan özel stratejilerdir. Süt ineklerinin ortamındaki önemli bir olumsuz bileşeni güvenli bir şekilde nötralize ederler ve böylece sadece sağlık ve performansı korumakla kalmaz, aynı zamanda süt çiftliklerinin karlılığını da korurlar.
Referanslar
1. Debevere, S.; Cools, A.; De Baere, S.; Haesaert, G.; Rychlik, M.; Croubels, S.; Fievez, V. (2020). In Vitro Rumen Simulations Show a Reduced Disappearance of Deoxynivalenol, Nivalenol and Enniatin B at Conditions of Rumen Acidosis and Lower Microbial Activity. Toxins, 12, 101. https://doi.org/10.3390/toxins12020101
2. Fink-Gremmels, J. (2008). Mycotoxins in cattle feeds and carry-over to dairy milk: A review. Food Additives & Contaminants: Part A, 25(2), 172–180. https://doi.org/10.1080/02652030701823142
3. Seeling, K.; Dänicke, S.; Ueberschär, K. H.; Lebzien, P.; Flachowsky, G. (2005). On the effects of Fusarium toxin-contaminated wheat and the feed intake level on the metabolism and carry over of zearalenone in dairy cows. Food Additives & Contaminants, 22(9), 847–855. https://doi.org/10.1080/02652030500163708
4. Whitlow, L. W., and W. M. Hagler. (2008). Mold and mycotoxin issues in dairy cattle: effects, prevention and treatment. Adv Dairy Technol 20: 195-209.
Dr. Cornelia Becker Hakkında
Dr. Cornelia Becker, Macaristan’daki veterinerlik eğitiminin ardından yaklaşık 18 yıl boyunca büyükbaş hayvan veterineri olarak çalışmış, özellikle hayvan beslenmesine odaklanmıştır. Ayrıca Almanya’nın önde gelen mineral yem fabrikalarından birinde özel danışman olarak deneyim kazanan Becker, 2019 yılında Biochem’e Toksin Çözümleri için Ar-Ge Ürün Müdürü olarak katılmıştır.