Kanatlı sektörünün zorlukları ve yeni trendler

Biochem’in üst düzey yöneticilerinden Dr. Alexander Grafe ve IMEA Bölge Satış Direktörü Uğur Kümbet ile mayıs ayında İstanbul’da gerçekleştirilen “Kanatlı üretiminde karşılaşılan zorluklar: Mevcut ve gelecekteki endüstri trendlerine ve çözümlerine genel bakış” başlıklı etkinlikte bir araya geldik ve başta IMEA bölgesi olmak üzere, kanatlı sektörünün karşı karşıya olduğu zorlukları konuştuk. Söz konusu kanatlı yetiştiriciliği olunca söyleşimiz doğal olarak iki konu üzerinde yoğunlaştı; yem maliyetleri ve antibiyotik kullanımı…

Dr. Alexander Grafe
Genel Müdür
Biochem
Uğur Kümbet
IMEA Bölge Satış Direktörü
Biochem

Röportaj:
Muhammed Akatay & Derya Yıldız

Hayvan besleme ve yem endüstrisinin küresel oyuncularından Biochem; Hindistan, Orta Doğu ve Afrika (IMEA) bölgesindeki kanatlı sektörü temsilcilerini Mayıs ayında İstanbul’da ağırladı. Etkinliğin ana başlığı “Kanatlı üretiminde karşılaşılan zorluklar: Mevcut ve gelecekteki endüstri trendlerine ve çözümlerine genel bakış” olarak belirlenmişti. 25 ülkeden 150’ye yakın kanatlı sektörü temsilcisinin katıldığı etkinlikte, pandemiden Rusya-Ukrayna savaşına, ham madde tedarik sorunlarından yem fiyatlarına ve hayvan hastalıklarından sürdürülebilirliğe kadar hayvan besleme endüstrisini büyük ölçüde etkileyen son yıllardaki en önemli gündem maddeleri ele alındı.

Biz de bu etkinlik vesilesiyle Biochem’in üst düzey yöneticilerinden Dr. Alexander Grafe ve IMEA Bölge Satış Direktörü Uğur Kümbet ile hem söz konusu bölgesel etkinlik hem de kanatlı sektörünün zorlukları ve trendleri üzerine kısa bir söyleşi yapma fırsatı yakaladık. Bölgesel açıdan önemli bir sorun olan antibiyotik kullanımı, yem maliyetleri ve ham madde tedarik sorunları, söyleşimizin öne çıkan başlıkları oldu.

Öncelikle bugünkü toplantının amacıyla başlayabilir miyiz? Türkiye’deki bu toplantının amacı ve hedefi nedir?
Dr. Alexander Grafe: Pandemi nedeniyle uzunca bir süre meslektaşlarımızla, iş ortaklarımızla bir araya gelemedik. O yüzden bu toplantının ilk amacı meslektaşlarımızla bir araya gelmek ve yeniden yüz yüze görüşme fırsatı yaratmaktı. Bildiğiniz gibi küresel ölçekte son derece zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bir yanda tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci, bir yandan devam eden Rusya-Ukrayna savaşı… Hayvan besleme sektörü hem pandemi hem de savaş nedeniyle, ham madde tedariki ve fiyatlandırma konusunda ciddi sorunlarla yüz yüze kaldı. Buna bir de değişen tüketici talepleri ve beklentileri ekleniyor.

Uğur Kümbet: Bu süreçte internet son derece değerli ve dikkat çekici bir iletişim aracı haline gelse de yüz yüze iletişimin etkisi her zaman farklıdır. Bu yüzden Türkiye’deki bu etkinlik bizim için çok önemliydi. Bu fırsatı İstanbul’u deneyimlemek ve çok kültürlü bir atmosferde fikirlerimizi paylaşmak için kullanmak istedik. Burada önce kendi uluslararası ekiplerimizin bir araya gelmesini sağladık. Bu sayede hem internet üzerinden yaptığımız görüşmelerle işe aldığımız en yeni ekip üyelerimizle şahsen tanışma fırsatı yakaladık hem de meslektaşlarımız arasında iyi bir yakınlaşma kurarak iletişimlerini güçlendirdik.

Keza aynı şey iş ortaklarımız için de geçerli. Bu fırsatı iş ilişkilerimizi güçlendirmek, deneyimlerimizi, vizyonlarımızı ve bilgilerimizi paylaşmak için kullanmak istedik.

Biraz da etkinliğin katılımcılarından bahseder misiniz? Etkinliğinize kimler katıldı ve etkinlik boyunca onlara neler aktardınız?
Uğur Kümbet: Bu etkinlikte Hindistan, Orta Doğu ve Afrika (IMEA) bölgesindeki 25 ülkeden gelen kanatlı sektörü temsilcilerini ağırladık. Yem üreticilerinden hayvan besleme uzmanlarına, et ve yumurta üreticilerinden veteriner hekimlere ve danışmanlara kadar sektörün farklı alanlarında yer alan 150’ye yakın katılımcımız vardı.

Toplantı süresince; bağırsak sağlığından, ham madde kalitesine, alternatif protein kaynaklarından, yem fiyatlarına, solunum sağlığından, iz minerallere kadar çok kritik konularda bilgiler paylaştık. Kanıtlanmış konseptlerimizi bu bağlamda ortaya koyduk: Yeni nesil probiyotiklerimiz ve glisin şelatlı iz minerallerimiz gibi… Ve elbette bu toplantıda en son teknik güncellemelerimizi sunma fırsatını da değerlendirmek istedik.

Peki toplantı başlığınızdan da hareketle devam edecek olursak, günümüzde kanatlı üretiminde karşılaşılan zorluklar nelerdir?
Uğur Kümbet: Şu anda sektörde gördüğümüz en büyük problem maliyet faktörü. Ham madde kıtlığı ve keskin fiyat artışlarının küresel durumu, istisnai bir durumdur. Bu durumun eninde sonunda tekrar normale döneceğini ve fiyatların makul seviyelerde sabitleneceğini umut etsek de, maliyet optimizasyonu şu anda her zamankinden daha önemli.

Dr. Alexander Grafe: Kişisel görüşüm dünyadaki kaynaklarımızı çok dikkatli ve sorumlu bir şekilde kullanmamız gerektiği yönünde. Çünkü küresel kaynaklarımız sonsuz değil. Dolayısıyla hangi ham maddeyi ya da hangi yem katkısını kullanırsak kullanalım, önemli olan bunları doğru şekilde dengelemek. Bu antibiyotikler için de, probiyotikler için de, fosfor veya iz mineraller için de geçerlidir. Kaynaklarımızı aşırı kullanarak değil, dikkatli kullanarak zorlukların üstesinden gelebiliriz. Bu noktada besleme uzmanları ve veteriner hekimler arasındaki iletişimin optimize edilmesi gerekiyor. Çünkü sorunların çözümü doğru formülasyonda yatıyor ve bunun için iş birliği şart. Ve bunu yapmaya ne kadar erken başlarsak o kadar hızlı yol alırız.

Uğur Kümbet: IMEA bölgesinde gözlemlediğimiz bir diğer önemli sorun tedavi amacıyla kullanılması gereken bazı antibiyotik bileşenlerinin koruyucu amaçla ve büyütme faktörü olarak hem yemde hem de suda yoğun kullanımıyla ilgili. Bilinen nedenlerden dolayı bunun azaltılması gerekiyor. Veteriner hekimler, beslenme uzmanları ve yem üreticileri, patojenlerin azaltılması ve sağlığın iyileştirilmesi gibi önemli konularda birlikte çalışmalıdır. Sahadaki veteriner hekimler çoğu zaman yüksek patojen baskısı ile karşı karşıya kalırlar ve bu nedenle su yoluyla antibiyotik tedavileri uygulamak kaçınılmazdır. Buna rağmen Orta Doğu’da, Hindistan alt kıtasında ve Afrika’daki çoğu ülkede, antibiyotiklerin büyütme faktörü olarak (AGP’ler) kullanımına halen izin veriliyor ve bunların hepsi birbirini tamamlıyor. Umut verici olan, birçok ülke AGP’leri yasaklamak ve antibiyotik kullanımını izlemek için çalışıyor.

Dr. Alexander Grafe: Sayın Kümbet’in bahsettiği gibi antibiyotik kullanımı önemli bir zorluk. Bazen yasal düzenlemeler olması gerekenden daha geç gelebiliyor ancak öğrendiğimiz ve gördüğümüz bir şey var ki; o da her yeni düzenlemede besleme uzmanlarının ve veteriner hekimlerin adapte olduğu rutinlerin değişmesi gerektiğidir. Üretici firmalar, herhangi bir yasal düzenlemeyi beklemeden, konuya proaktif yaklaşarak yemde antibiyotik kullanımını sınırlandırma kararı alabilmektedir. Bunu yapabilenlerin sayısı artıyor. Avrupa’da da bu süreç yaşandı, diğer ülkelerde de benzer durumlarla karşılaşmaya devam ediyoruz. Öte yandan, tüketicilerin bilinç düzeyi artıyor ve artık antibiyotiksiz hayvansal gıdalara yönelik taleplerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar. Gıda şirketleri er ya da geç tüketicinin taleplerine karşılık vermek zorundalar. Bu yüzden henüz düzenlemeler olmasa bile antibiyotiksiz et üretmek isteyeceklerdir.

Bu zorluğun üstesinden nasıl gelinir? Yem katkı maddelerinin endüstrinin karşı karşıya olduğu bu zorlukların üstesinden gelmede nasıl bir etkisi olabilir?
Uğur Kümbet: Faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde prebiyotik ve probiyotikler, toksin bağlayıcılar, organik iz mineraller ve bunlardan sadece birkaçına dayanan alternatif çözümler ve komplike yaklaşımlar sunuyoruz. Tek bir ürünün tüm sorunları çözmesi mümkün değil. Bu yüzden her zaman uzun yıllara dayanan deneyimlerimizden yararlanıyor ve ürün gruplarımızı birleştirerek müşterilerimize bireysel çözümler sunuyoruz. Ancak bir yerde işe yarayan bir konsept, başka bir yerde aynı etkiyi göstermeyebilir. Yaşanan sorunlarda büyük bölgesel farklılıklar görüyoruz; bu nedenle, doğru uyumu yakalamak için ülke yöneticilerimizle, onların müşterileriyle ve hatta dış ortaklarla yakın bir şekilde çalışıyoruz. Kişiye özel ayakkabıların sizi hazır ayakkabılardan çok daha ileriye taşıması gerektiği gibi, ürünlerimiz de müşterilerimize bu ekstra faydayı sağlayacaktır.

Biz de seminerimizde bunu netleştirmeye çalıştık. TechnoSpore® gibi ürünlerle yem kullanımını ve bağırsak sağlığını önemli ölçüde iyileştirebiliriz. Yeni geliştirilen bu probiyotik, AB’ye kayıtlı ilk ve tek Bacillus coagulans suşudur. Ya da yemdeki çinko oksit veya bakır sülfat miktarını azaltmak için E.C.O.Trace® gibi yüksek verimli iz mineraller kullanabiliriz – ve dolayısıyla E.C.O.Trace® ile çevresel etkiyi azaltırken hayvanları güvenli ve verimli bir şekilde destekleyerek oksidatif stres, bağışıklık ve doğurganlık gibi sorunları ele alabiliriz. Ürünlerimiz, örneğin TechnoZyme® enzim serimiz, hayvan sağlığını desteklemenin yanı sıra yem verimliliğini artırmaya da odaklanmıştır. Dolayısıyla, sürdürülebilirliği artırmak için şimdiden net bir katkı işlevi görüyoruz. Küresel olarak artan hayvansal protein talebi göz önüne alındığında, bu özellikle önem kazanmaktadır.

Kanatlı beslemesinde yeni trendler neler? Antibiyotiklere alternatif olarak neler kullanılıyor?
Uğur Kümbet: Kanatlı beslemesinde antibiyotiklerin ve AGP’lerin azaltılması günümüzün en önemli trendlerinden biri. Bu trend, aynı zamanda antibiyotik direnci risklerini azaltmak için de bir zorunluluk.

Bu, pre ve probiyotikler, organik iz mineraller veya esansiyel yağlar gibi katkı maddelerinin hedeflenen kullanımıyla ve alternatif konseptler olarak çiftlik içi uygulama için bunların akıllı kombinasyonlarıyla sinerjik halde ilerler. Halihazırda birçok pazarda bunlar zaten kullanılıyor ve farklı kombinasyonların kullanımı, müşterilerimizin taleplerini de karşılayan ikna edici sonuçlar veriyor.

Bölgemizdeki birçok üretici bu trendi takip ediyor. Hem kanatlı hem de yem üreticilerinin bağırsak sağlığı ve performansı için tehdit oluşturan çok kalitesiz hammaddelerle karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Bunu telafi etmek için etkin yem katkı çözümleri aranıyor… Günümüzde bazı firmaların herhangi bir antibiyotik kullanmadan da son derece kaliteli ve verimli nihai ürünler üretebildiğini görüyoruz. Bu, onlar için tüketicide önemli bir olumlu algı yaratıyor. Çözümlerimizle bunun yapılabileceğini gösterebiliriz. Bu süreçte müşterilerimize kapsamlı destek sağlıyoruz.

Endüstrinin geleceğine dair öngörüleriniz, tahminleriniz neler? Gelecekte kanatlı beslemesinde ne gibi yeniliklerle ya da değişimlerle karşılaşabiliriz?
Uğur Kümbet: Dr. Grafe’nin belirttiği gibi ham madde kaynaklarının sınırlı olması, günümüzde de gelecekte de endüstrinin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun. Küresel ölçekte yaşanan bu soruna lojistik sorunları da eklenince yem ham maddelerinin erişilebilirliği zorlaşıyor ve fiyatları önemli oranda artıyor. Bu durum nedeniyle küçük veya orta ölçekli şirketlerin varlığı risk altındadır ve sadece büyük ölçekli işletmeler ayakta kalabilecektir.

Günümüzde, yem maliyetlerinin baskısı altında hareket eden üreticiler, maliyetleri düşürmek adına katkı maddesi kullanımını azaltıyor veya katkı ve ham madde kalitesinden ödün veriyorlar. Bu da üretim verimliliğini etkileyecek önemli bir hatadır. Maalesef üretim maliyetleri, satış getirisinden çok daha yüksek. Bu durum, son 2-3 yıldır sürekli tekrarlıyor ve daha da kötüye gidiyor. Buradaki yaklaşımımız, yüksek kaliteli yem katkı maddeleri kullanarak hayvanların bağışıklığını, bağırsak sağlığını ve yem verimliliğini desteklemektir. Bu sayede verim ve kalite sorunlarının üstesinden gelinebilmekte, ürün ve üretim maliyetleri arasındaki denge bir nebze olsun korunabilmektedir.

Son olarak neler eklemek istersiniz?
Uğur Kümbet: Bizim alanımızda en önemli şey müşteri ve tedarikçi arasında karşılıklı güvenin tesis edilmesidir. Sadece tek bir ürünle müşterilerinizin tüm sorunlarını çözemezsiniz. Fiyatı ne olursa olsun, sağladığınız ürün iyi açıklanmış, kanıtlanmış ve etkili olmalı ve doğru şekilde kullanılmalıdır. Başka türlü bir üründen verim alamazsınız. Biochem olarak yerel çalışma arkadaşlarımızla birlikte öncelikle müşterilerimizin ihtiyaç ve taleplerini anlamak için onlarla iyi bir bağlantı ve ilişki kurmaya odaklanıyoruz. Sonrasında onlara hedefi olan ve uygun çözümler sunuyoruz. Mevcut sorunları veya ihtiyaçları ortaya çıkarmadan ürün sunmak bizim çalışma şeklimiz değildir. Son olarak rekabetin yoğun olduğu bir sektörde olduğumuzu ve maalesef bu rekabetin yanlış yönde ilerlediğini de eklemek isterim. Örneğin piyasada pek çok yeterince kanıtlanmamış, yetersiz içerikte ve kalitesiz ürün var. Bunun bölgemiz için bir zorluk olduğunu, iyi bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum.

Dr. Alexander Grafe: IMEA bölgesi Biochem için büyük ve önemli bir bölge. Burada derin değişimler yaşanıyor ve bu süreçte birbirimizden öğrenebileceğimiz çok şey var. Bu yüzden bölge ülkelerinden çok sayıda uzmanın etkinliğimize katılma şansı bulmasından çok mutluyum. IMEA pazarında, kanatlı endüstrisinin geleceği için en iyisi olduğunu düşündüğümüz yönde adım adım ilerlemek, hepimiz için umut verici. İyi bir bağ kurmak ve iş birliğini sürdürmek, fikir ve deneyim alışverişinde bulunmak için her adımda birlikte yürümeye devam edelim.