Kanatlı yemlerinde antibiyotiklerin geleceği

Kanatlı sektörü, antibiyotik direncinin insanların sağlığına ve geçim kaynaklarına neler yapabileceğine dair endişe verici tahminler nedeniyle hayvan yemlerinde antibiyotik kullanımını azaltmak için adımlar atıyor. Son yıllarda birçok şirket ve çiftlik başarılı bir şekilde antibiyotiksiz üretime geçti veya antibiyotik kullanımını azalttı. Bu durum, üreticilerin işlerini devam ettirebilmelerine yardımcı olmak için antibiyotiklerin yerine kullanılabilecek alternatifler bulunduğunu gösteriyor.

Tien Le
Editoryal İçerik Yöneticisi
Alltech

Organik tavuk, serbest gezinen tavuk ve antibiyotiksiz tavuk artık gıda tedarik zincirinde popüler terimler haline geldi. Tüketiciler sağlıkları ve hayvan refahı konusunda daha da bilinçlendikçe, kanatlı sektörü de onların endişelerini gidermek için çok çaba sarf ediyor.

Antibiyotik içermeyen (ABF) tavuk için özellikle güçlü bir eğilim var. Artık üreticiler, perakendeciler ve restoranlar ABF seçenekleri sunmaya başladı. Hükümetler ayrıca hayvan yemlerinde antibiyotiklerin yanlış veya aşırı kullanımını önlemek için daha katı düzenlemeler hazırlıyorlar.

Bu konu etrafında küresel çapta çeşitli paydaşlar tarafından neden bu kadar güçlü bir düzenleme yapıldı? Her şey, tüketicinin antibiyotik direnciyle ilgili endişesiyle başladı.

Antibiyotik direncinin, 2050 yılına kadar kanserden daha fazla insanın ölümüne neden olacağı tahmin ediliyor. Bu makale, bu küresel sağlık tehdidinin önlenmesine yardımcı olmak için hükümetlerin ve büyük markaların öncülüğünde, tüketicilerin tarımda antibiyotik kullanımının azaltılmasını nasıl talep ettiğini ortaya koyuyor.

Antibiyotik direncinin çoğu insanların yanlış kullanımından, antibiyotiklerin aşırı kullanımından veya kötüye kullanılmasından kaynaklanır. Ancak halk, birkaç nedenden dolayı tarımda antibiyotik kullanımı konusunda endişeli:
• Tarımda kullanılan antibiyotiklerin insan tıbbında da kullanılması.
• Hayvanlar, canlı temas ve/veya çevresel kontaminasyon yoluyla direnci insanlara geçirebilir.
• Kontamine hayvanlardan elde edilen et, süt ve yumurtalar (örneğin, antibiyotiğe dirençli E. coli içeren kümes hayvanlarının eti) direnci insanlara geçirebilir.

ANTİBİYOTİK DİRENÇ NEDEN KORKUTUYOR?
Alexander Fleming’in penisilini keşfiyle Nobel Ödülü kazandığı 1945 yılına dönelim. Ödül kabul konuşmasında daha o zamandan bakterilerin ilaçlara dirençli hale gelebileceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu, antibiyotikler tarafından öldürülmesi amaçlanan bazı bakterilerin uyum sağlayabileceği, hayatta kalabileceği ve çoğalabileceği anlamına geliyor. Bazen bu özelliği bağırsakta bulunan diğer bakterilere de aktarırlar. Antimikrobiyal direnç (AMR) tehlikelidir çünkü insanlar veya hayvanlar hastalandığında tedavilerin başarısız olmasına neden olur.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre aradan geçen yaklaşık 80 yılda AMR bugün küresel sağlık, gıda güvenliği ve kalkınmadaki en büyük tehditlerden biri olarak görülüyor. Bir tıp dergisi olan Lancet tarafından 20 Ocak 2022’de yayınlanan bir rapora göre, 2019’da yaklaşık 1,3 milyon ölüm doğrudan ilaca dirençli mikropların neden olduğu hastalıklardan kaynaklandı. Antibiyotiklerin geniş çaplı kullanımı 2050 yılına kadar 10 milyon insanın ölümüne yol açabilir, bu da her üç saniyede bir can kaybı demek. Başka bir deyişle, grafikte (sağda) öngörüldüğü üzere, süper mikroplar kanserden daha büyük bir katil olabilir.

Bu endişe verici istatistikler, sağlık sektöründen tarım sektörüne kadar her cephede antibiyotik direnciyle mücadele etmek için kapsamlı küresel değişikliklere acil bir ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.

TARIMDAN KAYNAKLANAN ANTİBİYOTİK DİRENCİNİ ÖNLEME POLİTİKALARI
Çiftçiler 1950’lerde tavuk yemine antibiyotik koymaya, bunların kullanımıyla ilişkili daha düşük ölüm oranları ve daha hızlı vücut ağırlığı artışı gözlemledikten sonra başladılar. 1950’ler ve 1960’lar antibiyotik keşiflerinin altın çağı iken, sonraki yıllarda ilerleme yavaşladı ve şu anda yeni antibiyotikler keşfedilmiyor. Bu arada, mikroplar hem insanlar hem de hayvanlar için mevcut olan birçok antibiyotiğe direnecek şekilde evrimleşmiştir. Sonuç olarak, düzenleyici kurullar hayvan yemlerinde antibiyotikler konusunda daha katı hale geldi.Günümüzde antibiyotiklerin kanatlı hayvan yetiştiriciliğindeki başlıca kullanım alanları hastalıkları tedavi etmek, hastalıkları önlemek veya büyümeyi teşvik etmektir. İlk kullanım, şu anda birçok ülkede insanlar için tıbbi açıdan önemli antibiyotiklerin dışında tutulmalı. İkinci ve üçüncü kullanımlar, figür 2’deki zaman çizelgesinde gösterildiği gibi giderek daha fazla kısıtlanıyor.

Danimarka bu alanda öncü konumunda ve düzenlemeleri takip etmek için yaratıcı yollar geliştirdi. Örneğin, Danimarka hükümeti ilaçları suistimal edenleri isimlendirmek ve utandırmak için bir kart sistemi getirdi. Bu, ilaç kullanımına göre en iyi veteriner hekimleri ve çiftlikleri listeleyerek ve daha sonra neden bu kadar çok kullandıklarını sormak için bu çiftlikleri ziyaret ederek yapılıyor. Diğer ülkeler de aynı şeyi yapıp kendi kurallarını oluştururken, yemde antibiyotik kullanımını azaltmaya odaklanma küresel olarak artıyor.

Birçok üretici, perakendeci ve restoran zinciri, tüketici talebine yanıt vermek için antibiyotik içermeyen gıda ürünleri ve menüleri geliştirdi. Aşağıdaki tablo ABD’den bazı örnekleri gösteriyor.

KANATLI HAYVAN PERFORMANSI VE ÜRETİCİ KÂRLILIĞI
Antibiyotiklere olan bağımlılığı azaltarak kanatlı performansını ve üretici kârlılığını sağlamaya yönelik bütünsel bir yaklaşım mümkün. Birçok üretici, kaçınılmaz zorluklara rağmen antibiyotiksiz üretime veya antibiyotik azaltımına geçişte başarılı oldu. Kümes hayvanlarında hastalıkları önlemek ve etlik piliçlerin büyümesini teşvik etmek için hem dış hem de iç ortamları hayvan için mümkün olduğunca faydalı ve konforlu hale getirmek önemli.

Dış ortam için bir beslenme uzmanının içme suyu ve hava kalitesi gibi çevresel faktörleri değerlendirmesi yararlı olacaktır. Biyogüvenlik, çiftlik yönetimi ve aşılama programları da sürünün güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynuyor.

İç ortam, bağışıklık ve büyüme performansıyla doğrudan bağlantılı olan bağırsak sağlığı ile ilgilidir. Kanatlı yetiştiricileri için çiftlikte antibiyotik azaltmanın getirdiği hastalıkları önlemek için iyi bir hayvan bağırsak sağlığı sağlamak önemlidir. Seed, Feed, Weed (SFW) gibi eksiksiz bir bağırsak sağlığı programı, kümes hayvanlarında antibiyotik kullanımının azaltılmasına yardımcı olabilir:
1. Bağırsak dostu organizmaların (yani probiyotiklerin) tohumlanması
2. Onları beslemek ve hayatta kalabilecekleri uygun bir ortam sağlamak
3. Olumsuz organizmaların bağırsak kanalında kolonize olmadan önce ayıklanması

Bu, patojenik bakterilerin epitelyuma bağlanmasını önlemeye yardımcı olur ve hayvanın doğal savunmasını iyileştiren mikrobiyal çeşitliliği korumaya çalışır.

Sonuç olarak kanatlı sektörü, antibiyotik direncinin insanların sağlığına ve geçim kaynaklarına neler yapabileceğine dair endişe verici tahminler nedeniyle hayvan yemlerinde antibiyotik kullanımını azaltmak için adımlar atıyor. Son yıllarda birçok şirket ve çiftlik başarılı bir şekilde antibiyotiksiz üretime geçti veya antibiyotik kullanımını azalttı. Bu durum, üreticilerin işlerini devam ettirebilmelerine yardımcı olmak için antibiyotiklerin yerine kullanılabilecek alternatifler bulunduğunu gösteriyor. Ek olarak, sürdürülebilir bir kümes hayvanı üretimi, şirketlerin yeni bir pazara ulaşmalarına ve rekabet avantajı elde etmelerine de yardımcı olabilir.

Tien Le Hakkında
Tien Le, lisans derecesini ‘Üstün Başarı için Üniversite Merit Ödülü’ ile Londra’daki Greenwich Üniversitesi’nden reklamcılık ve pazarlama iletişimi alanında aldı. Alltech’teki kariyerine 2016 yılında Kurumsal Kariyer Geliştirme Programı’nın bir parçası olarak başladı ve anavatanı olan Vietnam’da bir rol üstlenmeden önce hem ABD’de hem de İrlanda’da zaman geçirdi. Tien şu anda Alltech’te, yazma, yenilikçilik ve sürdürülebilir tarıma yönelik tutkularını gerçekleştirmesine olanak tanıyan bir rol sunan yazı işleri içerik yöneticisi görevini sürdürüyor.