Süt hayvancılığında sürdürülebilirliğin optimizasyonu: Amino asit dengelemesi

Hassas besleme yoluyla süt ineklerinin rasyonlarındaki amino asitleri dengelemek, süt çiftçilerine hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliği sağlamak için güçlü bir kaldıraç sunar. Bu yaklaşım, azot verimliliğini artırarak, sera gazı emisyonlarını azaltarak, hayvan sağlığını ve üretkenliğini artırarak yalnızca yasal gereklilikleri karşılamakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli kârlılığı da destekler.

Fotoğraf: Freepik

Hazırlayan: Kemin EMENA Ruminant Ekibi
Süt hayvancılığı sektörü, bir yandan kârlılığını sürdürmeye çalışırken bir yandan da küresel iklim hedefleriyle uyum sağlama konusunda artan bir baskı altındadır. Yönetmelikler sıkılaştıkça ve çevresel kaygılar arttıkça, yenilikçi besleme stratejileri umut vaat etmektedir. Bu stratejilerden biri olan amino asit dengelemeli hassas besleme, gelecek vadeden bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Protein kullanımını optimize etmek ve çevresel ayak izi yüksek olan bileşenleri ikame etmek, çiftliklerin verimlilik ve kârlılığı korurken karbon emisyonlarını azaltmasına, azot verimliliğini artırmasına ve hayvan sağlığını desteklemesine olanak tanır.

ÇEVRESEL ZORLUK
Sığırlar, küresel ölçekte hayvancılıktan kaynaklanan sera gazı (GHG) emisyonlarının en büyük kaynağıdır ve yıllık yaklaşık 3,8 gigaton CO₂ eşdeğeri üreterek toplam hayvancılık emisyonlarının %60’ından fazlasına neden olurlar. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre, küresel süt üretimi, yağ ve proteini düzeltilmiş sütün (FPCM) kilogramı başına ortalama 2,1 kg CO₂ eşdeğeri emisyon üretmektedir. Metan (CH₄) en önemli emisyon kaynağıdır ve onu CO₂ ve azot oksit (N₂O) izlemektedir. Ancak bu rakamlar bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Belçika’daki ILVO (Flanders Tarım, Balıkçılık ve Gıda Araştırma Enstitüsü), Flanders bölgesindeki süt çiftliklerinin FPCM’nin kilogramı başına ortalama 0,99 kg CO₂ eşdeğeri yaydığını ve bunun %44’ünün yemden (çiftlikte yetiştirilen ve satın alınan yem) kaynaklandığını tespit etmiştir. Bu da enterik emisyonlardan kaynaklanan %41’den daha fazla olduğu anlamına gelmektedir.

AB’deki katı iklim hedefleri, 2030 yılına kadar (1990 seviyelerine göre) net sera gazı emisyonlarında %55’lik bir azalmayı ve 2050 yılına kadar iklim nötr olmayı zorunlu kılmaktadır. Ek olarak, AB Ormansızlaştırma Yönetmeliği (EUDR) gibi yeni düzenlemeler, başta soya ürünleri olmak üzere belirli yem bileşenlerinin kullanımını kısıtlayarak alternatif, sürdürülebilir besleme uygulamalarına olan ihtiyacı daha da artırmaktadır.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN BİR KALDIRAÇ OLARAK HASSAS BESLEME
Hassas besleme, gerekli besin maddelerini, hayvanın gerçek gereksinimlerini karşılayacak doğru miktarlarda sunmaya odaklanır ve gereksiz kayıpları en aza indirir. Bu çerçevede, amino asit (AA) dengelemesi çok önemli bir role sahiptir. Geleneksel protein açısından zengin rasyonlar, genellikle ham proteini aşırı miktarda sağlar. Bu da yetersiz azot kullanımına ve gübrede artan azot atılımına yol açar. Süt hayvancılığında çevresel kirliliğin temel kaynaklarından biri işte bu durumdur.

Süt çiftlikleri, rasyonlardaki esansiyel amino asitleri dengeleyerek şunları yapabilir:
• Yem verimliliğini artırarak daha fazla yemi süte dönüştürmek,
• Azot atılımını azaltarak amonyak ve azot oksit emisyonlarını düşürmek ve nitrat kirliliğini azaltmak,
• Çevreye daha az zarar veren protein kaynakları kullanarak; süt üretimini ve sağlığı iyileştirerek karbon ayak izini azaltmak.

AA DENGELEMESİ İLE KARBON AYAK İZİNİ AZALTMA
Yemle ilgili CO₂ emisyonlarında önemli azalmalar sağlama potansiyeli, AA dengeli rasyonların en önemli katkıları arasındadır. Farklı ruminant türleri üzerinde yapılan denemelerde bu azalma %8 ile %28 arasında değişmektedir. Bu, iki temel mekanizma sayesinde elde edilmektedir:

1. Ayak izi yüksek bileşenlerin kullanımının azaltılması: Yaygın bir protein kaynağı olan soya küspesi, ormansızlaşma ve yüksek gömülü karbon maliyetleriyle bağlantılıdır. AA dengeleme, beslenme uzmanlarının diğer yerel kaynakları kullanmasına olanak tanır.

2. İyileştirilmiş yem dönüşümü: Artan verimlilik, aynı veya daha az yem miktarıyla daha fazla süt veya et üretilmesi anlamına gelir.

Laktasyondaki Holstein inekleriyle yapılan bir çalışmada, AA takviyesi yemle ilgili CO₂ eşdeğerlerinde %9,3’lük bir azalmaya yol açmıştır. Besideki kuzularda, protein beslemesinde %12,7’lik bir düşüşle birlikte CO₂ eşdeğerlerinde %28’lik bir azalma bildirilmiştir.

AZOT VERİMLİLİĞİ VE GÜBRE YÖNETİMİ
Gübre yoluyla oluşan azot kayıpları, N₂O ve amonyak emisyonlarına ve yeraltı sularının kirlenmesine neden olan kritik bir çevre sorunudur. Geleneksel protein ağırlıklı rasyonlar, önemli miktarda azot atılımına neden olur çünkü genellikle protein, hayvanın gerçek AA gereksinimlerini aşar.

AA dengeleme, süt veriminden ödün vermeden rasyondaki ham protein miktarının azaltılmasını sağlar, böylece rasyondaki azotun daha verimli kullanılmasına ve gübrede kaybolan miktarın yerine süt veya et proteinine dönüştürülen oranın artmasını sağlar.

HAYVAN SAĞLIĞI, REFAHI VE VERİMLİLİĞİ
Sürdürülebilirliğin ötesinde, hassas besleme aynı zamanda hayvan refahını ve çiftlik kârlılığını da destekler. Optimize edilmiş AA profilleri şunları destekler:

Daha yüksek süt verimi ve bileşimi: Muhtelif denemelerde süt üretiminde ve bileşenlerinde belirgin bir artış olduğu bildirilmiştir. Bu da genel süt proteini ve yağ veriminde finansal kazanım sağlamıştır.

İyileştirilmiş kazein içeriği: Daha yüksek kazein/protein oranları gözlemlenmiş, bu da süt kalitesini ve işleme değerini artırmıştır. Bu uygulama kilogram süt başına üretilen peynir miktarını artırmıştır.

Daha sağlıklı hayvanlar: Daha dengeli besin maddesi, bağışıklığı güçlendirir ve metabolik bozuklukları en aza indirerek antibiyotiklere olan bağımlılığı azaltır.

Bu sonuçlar, sürdürülebilir hayvancılığın temel direkleri olan daha uzun ömürlü, verimli, ve sağlıklı sürülere katkıda bulunur.

Fotoğraf: Freepik

EKONOMİK FAYDALAR VE SOYA FASULYESİ İKAMESİ
Rasyon amino asitlerinin dengelenmesi, yalnızca emisyonları azaltmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik kazançlar da sunar. Lacaune koyunlarıyla yapılan bir denemede, optimize edilmiş AA rasyonları %10’luk bir maliyet düşüşüne yol açmıştır. Bu, esas olarak şunlardan kaynaklanmıştır:
• Toplam protein içeriğinin daha düşük olması, ancak metabolize edilebilir metiyonin ve lizin ihtiyaçlarının karşılanmasıyla yem maliyetlerinin azaltılması.

• Soya fasulyesi bağımlılığının azalması, fiyat dalgalanmalarının hafiflemesi ve daha ucuz, daha yerel bileşenlerin kullanılabilme potansiyelinin ortaya çıkması.

Bu strateji, yerel, düşük ayak izli bileşenlere öncelik veren ve ithal emtialara olan bağımlılığı azaltan döngüsel yem sistemleriyle mükemmel bir şekilde uyum sağlamaktadır.

SONUÇ
Hassas besleme yoluyla amino asitleri dengelemek, süt çiftçilerine hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliği sağlamak için güçlü bir kaldıraç sunar. Bu yaklaşım, azot verimliliğini artırarak, sera gazı emisyonlarını azaltarak, hayvan sağlığını ve üretkenliğini artırarak yalnızca yasal gereklilikleri karşılamakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli kârlılığı da destekler.

Yoğun inceleme altındaki bir sektörde, amino asit dengelemesi, süt hayvancılığını geleceğe hazırlamak için bilim temelli pratik bir çözüm sunar ve sürdürülebilirliği bir maliyetten rekabet avantajına dönüştürür.