Antibiyotikleri hayvan beslenmesinden tamamen çıkarmak mümkün

2050 yılına kadar, antibiyotik direncinin neden olduğu küresel ölüm oranının, 700.000’den 10 milyona yükseleceği tahmin ediliyor. Hayvancılıkta antibiyotiklerin azaltılması, iyileştirici özelliklerinin etkin olmasını sağlar. Bu nedenle misyonumuz, hayvanların refahını önemsemek, onları daha sağlıklı hale getirmek, mikrobiyolojik güvenliklerini sağlamak, antibiyotik kullanımını azaltmak ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmektir.

Witold Nowak, AdiFeed® CEO’su

Dergimizin bu ayki konuğu, her ne kadar Polonya merkezli olsa da çözümleriyle Polonya sınırlarını aşan ve uluslararası pazarda önemli yer edinen AdiFeed’in CEO’su Witold Nowak. Çağımızın en önemli sorunlarından biri olan antibiyotik direnci, Adifeed’in de birincil gündem maddeleri arasında yer alıyor. Yem üretiminde antibiyotik kullanımını azaltmayı hedefleyen firma, geliştirdiği fitobiyotik ürünler sayesinde bu yolda önemli bir değişiklik yapmayı planlıyor.

Hayvan beslenmesinde kullanılan AdiFeed® fitobiyotik solüsyonlarının tamamen doğal ve güvenli olduğunun altını çizen Nowak, ürünlerinin etkinliğinin dünya genelinde 18 ülkede yapılan bilimsel çalışmalar ve saha testleriyle doğrulandığını da sözlerine ekliyor.

Hayvan beslenmesinde antibiyotik kullanımının tamamen ortadan kaldırılabileceğini düşünen Witold Nowak ile AdiFeed, fitobiyotikler ve antibiyotiklerin azaltılması gibi birçok konuyu konuştuk. Daha fazla ayrıntıyı röportajımızda bulabilirsiniz.

Öncelikle, şirketiniz AdiFeed hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? AdiFeed’in hikâyesi, çözümleri ve çalıştığı alanlar hakkında bize neler anlatabilirsiniz?
AdiFeed®, 15 yıllık faaliyet hayatında, yem üretiminde antibiyotiklerin azaltılması hedefini takip etmiştir. Bu sorunun önemi, çalışmalarını antibiyotik direnci ve veteriner hekimlikte antimikrobiyallerin ihtiyatlı kullanımı ile ilgili konulara odaklayan Avrupa Parlamentosu’nun katılımıyla ortaya konulmuştur.

Hayvan beslenmesinde yüksek oranda antibiyotik tüketimi, insan hastalıklarının tedavisindeki etkinliklerinin azalmasına yol açmaktadır. 2050 yılına kadar, antibiyotik direncinin neden olduğu küresel ölüm oranının, 700.000’den 10 milyona yükseleceği tahmin ediliyor. Hayvancılıkta antibiyotiklerin azaltılması, iyileştirici özelliklerinin etkin olmasını sağlar. Bu nedenle misyonumuz, hayvanların refahını önemsemek, onları daha sağlıklı hale getirmek, mikrobiyolojik güvenliklerini sağlamak, antibiyotik kullanımını azaltmak ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmektir.

Bu hedeflere ulaşmak için, geniş bir faaliyet yelpazesine sahip uçucu yağların ve bitki maseratlarının eşsiz kombinasyonları olan yenilikçi fitobiyotik ürünler yaratıyoruz. Fitobiyotiklerin hayvansal üretimde kullanılan kemoterapötik yaklaşımlara etkili bir alternatif olduğunu düşünüyoruz.

Faaliyetlerimiz, AB yasalarının gerekliliklerini karşılayan AdiFeed® Araştırma ve Geliştirme Departmanı tarafından geliştirilen reçetelere dayalı benzersiz fitojenik ürünler geliştirmeye odaklanmıştır. Ham maddeler ve nihai ürünler, Phytoncides etken maddelerinin içeriği açısından laboratuvarımızda kapsamlı bir şekilde kontrol edilmektedir. Ürünlerimizin etkinliği, dünya çapında 18 ülkede yapılan bilimsel çalışmalar ve saha testleri ile doğrulanmıştır.

Hayvan beslenmesinde kullanılan AdiFeed® fitobiyotik solüsyonları tamamen doğal ve güvenlidir. Aktif maddeler bağırsak mikroflorasının dengesini korumaya yardımcı olur, vücudun doğal bağışıklığını destekler ve patojenik mikroorganizmaların gelişimine karşı doğal koruma sağlar.

Polonya merkezli bir şirketsiniz, ancak diğer ülkelerde de faalsiniz. Polonya ve küresel pazarlardaki organizasyonunuz, işiniz ve konumunuz hakkında bilgi verebilir misiniz?
AdiFeed® ürünleri şu anda Polonya pazarında yaygın olarak tanınıyor. Bugün, Polonya mağazalarının raflarında bulunan hayvansal kökenli gıda ürünlerinin %80’i, AdiFeed® fitobiyotik eklenmiş yemle beslenen hayvanlardan gelmektedir. Polonya’da pazar lideriyiz. Şirketimiz, birkaç yıldır uluslararası satışlarını da güçlü bir şekilde geliştirmektedir. Yenilikçi ürünlerimiz şu anda dört kıtada onlarca ülkeye ihraç ediliyor. Faaliyetlerimiz aynı zamanda dünya çapındaki prestijli üniversitelerde bilimsel araştırmalar yürütmeye odaklanmıştır, bu da bize yenilikçi fitobiyotik çözümlerin üreticisi olarak küresel pazarda daha iyi bir konum sağlıyor.

2022’de çok sayıda küresel ticaret fuarında yer alacağız. Yakın gelecekte, AdiFeed® tarafından geliştirilen fitojenik ürünlerle ilgilenen herkesin davet edildiği Abu Dabi’deki EuroTier Middle East’e katıldık.

Yem katkı maddeleri endüstrisinde önde gelen markaların ürünlerini dağıtıyorsunuz, ancak kendi fitobiyotik ürün grubunuz da var. Bize fitobiyotik katkı maddeleri geliştirme sürecinden bahseder misiniz?
Başta kanatlı hayvanlar, ruminant hayvanlar ve su ürünleri olmak üzere, hayvancılık ve yem endüstrisi için çok çeşitli yeni nesil fitojenik ürünler üretiyoruz. Üretim süreci boyunca, hayvanların refahı için üstlendiğimiz sorumluluğa büyük önem veriliyoruz. Bu nedenle, sunduğumuz ürünler iyi test edilmiştir ve bu da etkinliklerini garanti etmektedir. Pazara en yüksek kalitede fitojenik ürünler sunmamızı sağladığı için kalite kontrolü çok önemsiyoruz. Modern laboratuvar araştırma ekipmanlarına sahip profesyonel ekibimiz, üretim sürecinin ilgili aşamalarının doğru seyrini denetler. Toz ve sıvı form ürünlerimizin benzersiz kalitesi, tescilli ve yenilikçi teknolojik çözümlerle sağlanıyor.

Ürünleriniz hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? Fitobiyotiklerden başka ürettiğiniz çözümler var mı?
15 Yıl önce AdiFeed®’i kurduğumda, amacım koksidiyostatlar için etkili bir alternatif bulmaktı. O zaman, 2012 yılına kadar koksidiyostatların hayvan beslenmesinden tamamen ortadan kaldırılması planlandı. Koksidiyostatlar, kanatlı üretiminin karlılığını önemli ölçüde azaltan protozoa grubundan parazitler olan Eimeria üzerinde etkili olan maddelerdir. İlaç şirketleri koksidiyozun maliyetini yılda 3 milyar dolar olarak tahmin ediyor. AdiCox®AP şu anda en iyi ürünümüzdür, koksidiyostatların kullanımını azaltmamızı, hatta tamamen ortadan kaldırmamızı sağlayan iyi düşünülmüş, çok bileşenli bir çözümdür.

Antibiyotikleri azaltmayı veya tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan tüketici pazarının ihtiyaçlarına cevap vererek, yalnızca saf fitobiyotiklere değil, aynı zamanda probiyotikler, prebiyotikler veya orta zincirli yağ asitleri (MCFA) gibi çeşitli eubiyotiklerin bir kombinasyonuna dayanan kapsamlı bir çözüm bulmak zorundaydık. Bu nedenle teklifimiz, veteriner hekimler tarafından çiftliklerde kullanıldığında antibiyotik kullanımının azaltılmasına izin veren AdiCox SOL ve AdiSalmo SOL gibi sıvı ürün serilerini içermektedir.

Müşterilerimiz, antibiyotik olmayan doğal bir büyüme uyarıcısı olan AdiCox®AP’yi yemlerinde profilaktik olarak kullanıyor ve bu ürün, koksidiyoz ile ilgili sorunları da hafifletiyor. Bugün itibariyle, AdiCox®AP’miz genellikle Polonya’daki yavaş büyüyen piliçlerin üreticileri tarafından kullanılmaktadır ve hayvanları olası koksidiyoz oluşumuna karşı etkili bir şekilde korumaktadır.

Çeşitli araştırma merkezleriyle yaptığımız işbirliği sonucunda ürünlerimizin yeni kullanım alanlarını geliştirmeyi başardık. Su için AdiCoxSOL PF sıvı ürünleri, koksidiyoz oluşumuyla ilgili sorunları azaltmak için alternatif olarak önerildi. Bununla birlikte, Olsztyn Üniversitesi ve profesör Koncicki ile işbirliği içinde, AdiCox SOL PF’nin, siyah nokta hastalığı, yani histomoniyaz ile ilgili profilaksi ve olumsuz etkilerin azaltılması durumunda da etkili bir çözüm olduğu kanıtlanmıştır. Hastalık, etlik piliçlerde ve etlik hindilerde yaygın. Bugün piyasada histomoniasis ile savaşmasına izin verilen kemoterapötik bir ilaç bulunmamaktadır.

Şu anda ABD’de, etlik hindi üretiminin gelişmesinde en büyük sorun siyah nokta hastalığıdır. Bu nedenle amacımız, AdiCoxSOL PF ürünlerimizin histomoniasis profilaksisindeki etkinliğini test edeceğimiz Kuzey Carolina Üniversitesi’nde bu yıl araştırmaya başlamak.

Son yıllarda fitobiyotikler veya fitojenikler neden bu kadar dikkat çekti? Fitobiyotiklerin diğer seçeneklere göre yararları veya avantajları nelerdir?
AdiFeed® 15 yıldır pazara fitojenik ürünler sunuyor. Gücümüz, gıda üretiminde antibiyotik kullanımını azaltmamızı sağlayan hedefe odaklanmamızdan geliyor. Tecrübemiz, veteriner hekimliği, zootekni, farmakoloji ve fitoterapi gibi birçok alanı temsil eden bilim adamları ekibinin uzun yıllar süren çalışmalarının sonucudur. Bağımsız araştırma merkezleri ve kurumlarla yaptığımız iş birliği, fitonidlerin mekanizmalarını daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Benim düşünceme göre, antibiyotiklerin azaltılması ve hatta tamamen ortadan kaldırılması, tüm popülasyon için kapsayıcı hedef haline gelmelidir. Günümüz biliminin insan ve hayvan tedavisi alanındaki gözlemleri, profilaksi ve aşılara ne kadar önem verildiğini ortaya koymaktadır.

20. yüzyıl antibiyotik dönemi iken, 21. yüzyıl bizi fitobiyotikler ve probiyotikler çağına götürüyor. Uygun biyogüvenlik yöntemleri ile antibiyotiklerin tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olduğuna inanıyorum. Herkes önleyici tedbirlerin tedaviden çok daha ucuz olduğunu biliyor.

Gerçekten, fitobiyotiklerin gıda üretim sürecinde antibiyotiklerin yok olmasına ne kadar katkıda bulunabileceğini düşünüyorsunuz? Hangisi daha muhtemel görünüyor: antibiyotikleri azaltmak mı yoksa tamamen ortadan kaldırmak mı?
Bugün, Adifeed’de, müşterilerimize antibiyotik kullanımını azaltacak en etkili çözümleri sunabilmek için kârın %50’sini araştırma ve yeni teknolojilere ayırmaya karar verdik.

Hayvan beslenmesinden antibiyotikleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün; ancak bu daha yüksek üretim maliyetleri getirecektir. Ayrıca yetiştiriciler, yem fabrikaları, kuluçkahaneler, veteriner hekimler ve mezbahalar arasında yakın işbirliği gerekmektedir.

Son olarak, bize Adifeed’in gelecek planları hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Şirketiniz gelecekte sektöre hangi yenilikleri ve çözümleri sunmayı planlıyor? Varsa, yatırım planlarınız nelerdir?
Bugün, AdiFeed®, Ar-Ge ekibimiz tarafından yürütülen, yenilikçi çözümlerle yeni ürünlerin oluşturulmasına imkân sağlayacak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine odaklanmaktadır. Gelecekteki başarımızın önünü açmak için malî kaynaklarımızın çoğunu burada yoğunlaştırıyoruz. İhracatımızı da geliştiriyoruz ve önümüzdeki dönemde bir takım faaliyetlerimizi bunlara yoğunlaştıracağız. Şirketimizin gelişimi ile ilgili yatırımların yanı sıra önümüzde birçok zorluk da var.

Bugüne kadar piyasaya arz edilen ürünler, bitkisel ham maddelerin süzülmesine veya mikronizasyon şeklinde işlenmesine dayandırılmıştır. Amacımız, bireysel aktif maddelerin standardizasyonuna odaklanırken, daha da ileri gitmek. Bu nedenle gelecekte bireysel fitonidlerin seçimine ve standardizasyonuna olanak sağlayacak yeni çözümlerin patentini aldık.

2025 yılına gelindiğinde, phiconide ürünlerini elde etmek ve standartlaştırmak için en son teknolojiyle donatılmış modern bir tesis inşa etmeyi planlıyoruz.

Mükemmellik için çalışıyoruz ve her zaman zamanın bir adım önünde olmaya gayret ediyoruz. Günümüzdeki yeni teknolojiler ve yenilikçi çözümler, gelecek nesillere hizmet etmeyi ve dünyanın her yerinden müşterilerle işbirliği yapmayı da içeren zorlukları çözmemize yardımcı oluyor.

Eklemek istediğiniz başka bir konu var mıdır?
Herkesi VIV Europe, EuroTier ve diğer ticari etkinliklerde bizimle birlikte olmaya davet ediyoruz.