Hayvancılıkta bağırsak sağlığı sorunlarını çözmek için birçok yem katkı maddesi tasarlanmış olsa da deniz yosunu sürdürülebilir ve doğal bir kaynak olarak çok daha fazla takdir edilmeyi hak etmektedir. Yeşil, kırmızı ve kahverengi olmak üzere üç ana gruba ayrılan deniz yosunları, biyoaktif bileşiklerin miktarı ve çeşitliliği açısından son derece zengindir. Bu da onları hayvan beslemede benzersiz ancak yeterince yararlanılmayan bir kaynak haline getirmektedir.

Deniz Teknolojisi Uzmanı
Ocean Harvest Technology

Kıdemli Küresel Pazarlama ve Ürün Müdürü
Ocean Harvest Technology
ANTİBİYOTİKLERDEN DOĞAL STRATEJİLERE
Küresel hayvancılıkta en büyük zorluklardan biri, antibiyotiklere veya farmakolojik düzeyde çinko okside bağımlı olmadan hayvan sağlığını ve performansını korumak için güvenilir çözümler bulmaktır. On yıllardır bu araçlar bağırsak hastalıklarını kontrol etmek ve büyümeyi desteklemek için anahtar bir rol üstlenmiştir ancak yaygın kullanımları antimikrobiyal direncin (AMR) artmasına katkıda bulunmuştur. AMR, günümüzde önemli bir küresel sağlık tehdidi olarak kabul edilmektedir (Magnusson, 2020). Kanun koyucular, perakendeciler ve tüketiciler değişiklik talep ederken üreticiler de acilen etkili, doğal ve sürdürülebilir alternatiflere ihtiyaç duymaktadır.
Bu zorluğun merkezinde bağırsak sağlığı yer almaktadır. Gastrointestinal sistem sadece sindirim ve besin emiliminin ana merkezi olmakla kalmaz, aynı zamanda patojenlere karşı kritik bir bariyer ve bağışıklık fonksiyonunun önemli bir düzenleyicisidir (Kogut & Arsenault, 2016). Bağırsak bütünlüğü bozulduğunda veya mikrobiyal denge bozulduğunda sonuçlar açıktır: Yem verimliliğinde düşüş, hastalık insidansında artış ve maliyetli müdahaleler (Ducatelle ve ark., 2018).
Bu nedenle sektörün odak noktası önleyici bir yaklaşıma doğru kaymaktadır: Hayvanları sorunlar ortaya çıktıktan sonra tedavi etmek yerine, sorunlar ortaya çıkmadan önce güçlendirmek. Bu yaklaşım, mikrobiyotayı düzenleyebilen, bağırsak bariyerini güçlendirebilen ve bağışıklık direncini artırabilen fonksiyonel yem bileşenlerinin önünü açmıştır. Probiyotikler, organik asitler ve bitki özleri gibi çözümler yaygın olarak araştırılırken; deniz yosunu, doğal kökeni, yenilenebilir yapısı ve bağırsak sağlığını doğrudan destekleyen olağanüstü çeşitlilikteki biyoaktif bileşikleri ile en umut verici araçlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır.
KANATLILARDA ELDE EDİLEN KANITLAR
Kanatlılarda nekrotik enterit (NE), özellikle sektörün antibiyotik kullanımının azaltıldığı bir dönemde, en maliyetli bağırsak hastalıklarından biri olmaya devam etmektedir. Kontrollü bir NE denemesinde, deniz yosunu bazlı bir karışım (OceanFeed™ Poultry) verilen kanatlılar, zorlu kontrol grubuna kıyasla belirgin şekilde daha iyi sonuçlar göstermiştir. Ölüm oranları azalmış, lezyon skorları iyileşmiş, ayrıca bitirme döneminde yem tüketimi ve canlı ağırlık artışı daha yüksek olmuştur. Deneme sonrasında telafi edici büyüme gözlemlenmesi önemli bir diğer bulgudur. Bu sonuç, deniz yosunu takviyesinin yalnızca stres döneminde dayanıklılığı desteklemekle kalmadığını, aynı zamanda sonrasında da toparlanmayı güçlendirdiğini göstermektedir (Şekil 1A, 1B ve 1C).

(B) Her bir kuşun canlı ağırlık artışı
(C) Her bir kuşun toplam ağırlık artışı
Bu bulgular, fucoidan ve ulvan gibi deniz yosunlarından elde edilen sülfatlı polisakkaritlerin, broylerlerde Clostridium perfringens kolonizasyonunu azaltabileceğini, bağırsak bütünlüğünü artırabileceğini ve inflamatuar yanıtları düzenleyebileceğini gösteren önceki raporlarla tutarlıdır (Kulshreshtha ve ark., 2014; Blue ve ark., 2024; Li ve ark., 2025). Deneme verileri ve bilimsel literatür, kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde bağırsak sağlığı sorunlarını kontrol etmek için işlevsel, antibiyotik içermeyen bir strateji olarak deniz yosunu karışımlarının değerini vurgulamaktadır.
DOĞAL BİR YAKLAŞIM OLARAK DENİZ YOSUNU
Birçok yem katkı maddesi bağırsak sağlığı sorunlarını gidermek için tasarlanmış olsa da deniz yosunu sürdürülebilir ve doğal bir kaynak olarak çok daha fazla takdir edilmeyi hak etmektedir. Chlorophyta, Phaeophyta ve Rhodophyta olmak üzere üç ana gruba ait olan deniz yosunları, biyoaktif bileşiklerin miktarı ve çeşitliliği açısından olağanüstü zengindir. Bu da onları hayvan beslemede benzersiz ancak yeterince kullanılmayan bir kaynak haline getirir. Değerleri binlerce yıldır bilinmektedir. İnsanlar tarafından tüketildiklerine dair kanıtlar 10.000 yıl öncesine, hayvanlarda kullanımlarına dair kanıtlar ise 5.000 yıl öncesine kadar uzanır. Kıyı şeritleri boyunca dünyanın her yerinde bolca bulunmasına rağmen, modern yem formülasyonlarında kullanım oranı sınırlı kalmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerine göre, 2019 yılında küresel deniz yosunu üretimi yaklaşık 35,8 milyon tona ulaşmıştır, ancak bunun sadece küçük bir kısmı yem uygulamalarına yönlendirilmektedir (Cai, 2021). Bu durum, sektör için hem bir zorluk hem de büyük ölçüde kullanılmamış bir fırsat anlamına gelmektedir.
Deniz yosunları, karasal bitkilerde bulunmayan benzersiz biyoaktif bileşikler içermektedir. Ulvan ve fukoidan gibi prebiyotik, bağışıklık düzenleyici ve antimikrobiyal fonksiyonlara sahip özel polisakkaritler, floreotaninler gibi güçlü antioksidan ve antimikrobiyal aktiviteye sahip polifenoller ve fukoksantin gibi antioksidan ve anti-inflamatuvar özellikleri olan karotenoidler bunlar arasında yer almaktadır. Ayrıca, deniz yosunları, peptitler, lektinler, mineraller, eser elementler ve vitaminler sağlamaktadır. Bu da onları hayvan beslemesinde kullanılabilen en çeşitli doğal fonksiyonel biyoaktif maddeler arasında konumlandırmaktadır.
• Yeşil deniz yosunları (Chlorophyta): Karaciğerin detoksifikasyonuna yardımcı olan glukuronik asit ve prebiyotik görevi gören ramnoz gibi heteropolisakkaritler açısından zengindir. Ulva türleri, bağışıklık düzenleyici, antiviral, antiinflamatuar ve antioksidan özelliklere sahip sülfatlı bir polisakkarit olan ulvan ile özellikle dikkat çekmektedir.
• Kırmızı deniz yosunları (Rhodophyta): Yararlı bağırsak bakterilerini destekleyen, bağırsak bariyerini güçlendiren ve antiinflamatuar, antioksidan ve antimikrobiyal etkiler sağlayan sülfatlı galaktanlar içerir. Ayrıca daha yüksek ham protein oranına sahiptirler.
• Kahverengi deniz yosunları (Phaeophyta): Bağırsak sağlığını destekleyen polifenoller, fukoidanlar, vitaminler ve mineraller sağlar. Fukoidanlar ve diğer polisakkaritler, yüksek ağır metal içeriği ve sindirilebilirliği engelleyebilecek özellikleri ortadan kaldırmak için özüt olarak tercih edilmektedir.
Polisakkaritler deniz yosunlarında en kapsamlı şekilde incelenmiş bileşikler olsa da bu bileşiklerin ekstrakte edilmesi maliyet, karmaşıklık ve çevresel etki yaratmakta; çoğu zaman kimyasal işlem gerektirdiği için hammaddenin “%100 doğal” karakterini azaltmaktadır. Daha da önemlisi, deniz yosununun değeri sadece tekil ekstraktlardan ibaret değildir; içerdiği çeşitli bileşikler birlikte etki ederek bağırsak sağlığını destekler. Ocean Harvest Technology, bu potansiyeli tam olarak yakalamak için on yıldan uzun bir süre boyunca, üç ana gruptaki türleri bir araya getiren özel karışımlar geliştirerek yeşil, kırmızı ve kahverengi makroalglerin tamamlayıcı faydalarını tutarlı ve doğal bir biçimde sunmuştur. İzole edilmiş bileşenler yerine, bütün deniz yosunu kullanılarak hazırlanan bu karışımlar, daha geniş bir fonksiyonel özellik yelpazesi sunmaktadır ve bunların bağırsak mikrobiyotasını olumlu yönde düzenlediği kanıtlanmıştır. Bu da hayvanların performansını ve dayanıklılığını destekleyen doğal bir araç olarak rolünü güçlendirmektedir.

DAHA GENİŞ KULLANIMIN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ AŞMAK
Deniz yosununun yem formülasyonlarında daha yaygın kullanılmasını sınırlayan en önemli faktörlerden biri tutarlılık olmuştur. Doğal bir hammadde olduğu için içerik; tür, coğrafi köken ve hasat dönemi gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ocean Harvest Technology (OHT), bu sorunu farklı bölgelerden tedarik ettiği deniz yosunlarını bir araya getirerek ve çeşitli türleri harmanlayarak çözmektedir. Bu “portföy etkisi”, içerik varyasyonunu azaltır, daha güvenilir bir besin profili sağlar ve müşterilerin tutarlı sonuçlar elde etmesine yardımcı olur. Aynı zamanda hava koşulları, lojistik ve hammadde mevcudiyeti gibi risklerin azaltılmasına da katkı sağlar.
Bir diğer önemli zorluk ise ölçektir. Küresel deniz yosunu kaynakları oldukça bol olmasına rağmen, mevcut biyokütlenin büyük bir bölümü hâlâ kullanılmamaktadır ve tedarik zinciri gelişim aşamasındadır. OHT, tedarikçiler ve müşterilerle yakın iş birliği içinde çalışarak hem arzı hem talebi birlikte büyütmeyi hedeflemekte, modern hayvancılık sektörünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek ölçeklenebilir ve sürdürülebilir sistemler oluşturmaktadır. OHT, bu ağları kurarak, deniz yosununun hayvan beslemedeki potansiyelinin tam anlamıyla açığa çıkmasına yardımcı olmaktadır.
SONUÇ
Bağırsak sağlığı, modern hayvansal protein üretimi için kritik bir önceliktir ve deniz yosunu, içerdiği biyoaktif bileşiklerin olağanüstü çeşitliliği ile bunu desteklemek için doğal ve sürdürülebilir bir yol sunmaktadır. Bilimsel literatür bu faydaların kanıtlarıyla dolu olsa da hayvan beslemede benimsenmeleri nispeten yavaş olmuştur. OceanFeed™, birden fazla deniz yosunu grubundan elde edilen bütün yosunları kullanarak bu boşluğu doldurmakta; böylece tutarlı, %100 doğal ve geniş bir fonksiyonel bileşik yelpazesine sahip ürün sunmaktadır. Bu yaklaşım hem hayvanlar hem de üreticiler açısından belirgin faydalar sağlamaktadır. Aynı zamanda istilacı türlerin hasadı sayesinde deniz ekosistemlerini iyileştirmeye yardımcı olmakta, kıyı topluluklarının gelir kaynaklarını desteklemekte ve yaşam döngüsü boyunca negatif karbon ayak izine ulaşarak iklim açısından pozitif bir inovasyon ortaya koymaktadır.
OceanFeed™ gibi harmanlanmış deniz yosunu çözümlerinin benimsenmesi, üreticilerin bu benzersiz deniz kaynağının tüm avantajlarından yararlanmasını sağlar: Daha iyi bağırsak fonksiyonuyla desteklenen daha sağlıklı hayvanlar, iyileşmiş yem dönüşümü sayesinde daha verimli üretim, daha düşük kaynak kullanımı ve daha düşük karbon ayak izi ile güçlü çevresel performans…
Aynı zamanda istilacı türlerin hasadı, deniz ekosistemlerinin yenilenmesine katkı sağlarken kıyı topluluklarının geçim kaynaklarını destekler. Bu yönleriyle OceanFeed™, hayvanlardan üreticilere, tüketicilerden gezegene kadar tüm değer zincirine katkı sağlayan bir çözümdür.
Referanslar talep üzerine temin edilebilir.
Declan Hanniffy Hakkında
Galway Mayo Teknoloji Enstitüsü’nden Uygulamalı Su Ekolojisi alanında lisans derecesine (Hons) sahip olan Declan Hanniffy, Galway Üniversitesi’ndeki İrlanda Deniz Yosunu Merkezi’nde 5 yıl çalıştıktan sonra OHT’ye katıldı. Hanniffy, kuluçka üretimi ve kıyı yakınında yetiştirilen deniz yosunu yetiştiriciliği alanlarında önemli bir uzmanlığa ve deneyime sahiptir. Görevi, tedarikçilerle birlikte çalışarak gelen deniz yosunu hammaddelerinin kalitesini ve güvenliğini sağlamaktır. Ayrıca, yüksek kaliteli OceanFeed™ ürünlerinin ilgili hayvan yemi yönetmeliklerine uygun olmasını ve müşterilerin bireysel gereksinimlerinin karşılanmasını sağlar.Rafaela Kava Hakkında
Genetik ve Hayvan Yetiştiriciliği alanında yüksek lisans derecesine sahip bir veteriner olan Rafaela Kava, hayvan sağlığı ve beslemesi sektöründe pazarlama, ürün geliştirme, müşteri ilişkileri, uygulamalı hayvan bakımı ve bilimsel araştırma alanlarında 10 yılı aşkın deneyime sahiptir. İnovasyona ve iletişime tutkulu olan Kava, birçok ülkede yaşamış ve teknik uzmanlığını küresel bir bakış açısıyla birleştirerek etkili ve sürdürülebilir çözümler geliştirmiştir.