EW Nutrition, Mısır’da düzenlediği konferansla Afrika ve Orta Doğu kanatlı sektörünü buluşturdu. Sürdürülebilirlik ve biyogüvenlik odaklı etkinlikte, bölgenin artan protein talebini karşılayacak bilimsel ve pratik çözüm yolları tartışılarak sektörün geleceğine ışık tutuldu.
Afrika ve Orta Doğu, son yıllarda hayvancılık sektöründe dikkat çekici bir dönüşüm yaşıyor. Artan nüfus, yükselen gelir düzeyi ve gıda güvenliğine yönelik politikalar, bölgeyi küresel hayvansal protein üretiminin yeni merkezlerinden biri haline getiriyor. Özellikle kanatlı yetiştiriciliği hem yatırım hem de üretim kapasitesi açısından hızla genişliyor. Ancak bu büyüme beraberinde önemli yapısal zorluklar da getiriyor: sürdürülebilirlik, verimlilik, biyogüvenlik ve sıcaklık stresiyle mücadele, üreticilerin karşısındaki en kritik gündem maddeleri.
Tam da bu noktada, EW Nutrition’ın 21–23 Ekim 2025 tarihlerinde Mısır’ın turizm merkezi Hurghada’da düzenlediği “Kanatlı Hayvancılıkta Yeni Ufuklar” konferansı, bölgenin mevcut durumunu değerlendirmek ve geleceğe yönelik çözüm yollarını tartışmak için önemli bir platform sundu. 40 ülkeden 250 katılımcının bir araya geldiği etkinlikte, küresel düzeyde tanınan akademisyenler, uygulama uzmanları ve profesyonel sektör temsilcileri üç gün boyunca bilgi ve deneyimlerini paylaştı.
Yem & Katkı Dergisi olarak katıldığımız bu etkinlikte, sektörün dönüşümünü ve EW Nutrition’un bölgeye sunduğu vizyonu yakından gözlemleme fırsatımız oldu.
BÖLGESEL BÜYÜME: YÜKSELEN BİR HAYVANSAL PROTEİN ÜSSÜ
Afrika ve Orta Doğu, özellikle son beş yılda yem üretiminde ve kanatlı sektöründe kayda değer bir büyüme sergiledi. Bölgedeki birçok ülke, yeni yem fabrikalarına yapılan yatırımlarla üretim kapasitelerini önemli ölçüde genişletmiş durumda. Örneğin, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde yeni yem fabrikaları, kuluçkahaneler ve entegre tesisler sektöre ivme kazandırıyor. Ancak bu hızlı büyüme; yem ham maddesi temininde dışa bağımlılık, iklim değişikliğinin etkileri ve üretim verimliliğini sınırlayan sıcaklık stresi gibi temel zorluklarla da iç içe ilerliyor. EW Nutrition’un düzenlediği bu etkinlik, tam da bu dinamikler üzerine inşa edildi: bölgenin büyüme potansiyelini sürdürülebilir hale getirmek için bilimsel ve uygulamalı çözümler sunmak.

HAYVANSAL PROTEİN TALEBİ ARTIYOR
Konferans, EW Nutrition CEO’su Jan Vanbrabant’ın “Pazar Görünümü ve Sektör Perspektifleri” başlıklı açılış konuşmasıyla başladı. Vanbrabant, önümüzdeki on yıl içinde küresel hayvansal protein talebinin %16 artmasının beklendiğini belirterek, bu büyümenin büyük ölçüde Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi gelişmekte olan pazarlarda gerçekleşeceğini vurguladı. Ayrıca sınırlı doğal kaynakların ve artan jeopolitik risklerin üreticileri verimlilik, sürdürülebilirlik ve inovasyona yönelmeye zorladığını da ifade etti. Konuşmasında ekonomik belirsizliklere rağmen kanatlı sektörünün dayanıklılığına dikkat çeken Vanbrabant, hâlâ tüketiciler açısından en ulaşılabilir protein kaynağının kanatlı ürünleri olduğunu belirtti. EW Nutrition’un vizyonunu “güvenli, uygun maliyetli ve sürdürülebilir protein üretimini desteklemek” olarak tanımlayan Vanbrabant, geleceğin öncelikli çalışma alanlarını da şöyle özetledi: hastalık önleme, biyogüvenlik ve hijyen, antimikrobiyal dirençle mücadele, mikotoksin risklerinin azaltılması, işletme verimliliği, genetik ve besleme optimizasyonu.
SEKTÖRE YÖN VEREN KONUŞMALAR
Konferansın ilk gününde “Antimikrobiyal Direnç: Riskler ve Pratik Azaltma Araçları” başlıklı bir sunum yapan Hassan II Tarım ve Veterinerlik Enstitüsü’nden Prof. Dr. Saadia Nassik, antimikrobiyal direncin yalnızca veterinerlik değil, gıda güvenliği ve sürdürülebilir üretim açısından da küresel bir tehdit haline geldiğine dikkat çekti. Yanlış veya aşırı antibiyotik kullanımının dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkışını hızlandırdığını belirten Nassik, çözümün tek bir müdahalede değil, bütüncül bir yaklaşımda yattığını söyledi. Etkin biyogüvenlik uygulamaları, aşılama, doğru besleme stratejileri, tanı ve izleme sistemleri, üretici eğitimi ve düzenlemelerin sahada uygulanabilirliği bu yaklaşımın temel unsurları olarak öne çıktı.
Biyogüvenlik Uzmanı Marcin Wolak, “Çiftlik Biyogüvenliği Üzerine Pratik Bir Bakış” başlıklı sunumunda, kapsamlı bir temizlik ve dezenfeksiyon planının önemine dikkat çekti. Tüm temizlik ve dezenfeksiyon sürecini aşama aşama anlatan Wolak, personel eğitiminin, prosedür/kontrol listelerinin ve standartlaştırılmış iş akışlarının bu sürecin etkinliği açısından hayati önemde olduğunu vurguladı. Al Ajban Poultry & Al Ain Group CEO’su Dr. Mohammad Ezzat, ‘Kanatlı Hayvancılıkta Önleyici Araçlar’ başlıklı bir sunum yaptı. Dr. Ezzat, konuşmasında biyogüvenlik, koruyucu aşılama, besin ve su kalitesi gibi tüm entegrasyon adımlarını bir araya getiren bütünsel sağlık yaklaşımının, sürülerde ortaya çıkabilecek hastalık, büyüme geriliği ve verim kayıplarını nasıl en aza indirdiğini detaylı örneklerle aktardı. Avi-Vet Servis Laboratuvar Yöneticisi Jaroslaw Wilczynski, “En yaygın bakteriyel kanatlı hastalıkları, bunların tespiti ve kontrolü” başlıklı sunumunda, özellikle E. coli, Salmonella ve Clostridium perfringens gibi patojenlerin neden olduğu enfeksiyonların kanatlı performansını ciddi biçimde etkilediğini vurguladı. Wilczynski, bu hastalıklarla mücadelede erken teşhisin, doğru numune alma süreçlerinin ve düzenli laboratuvar testlerinin önemine dikkat çekti.
Konferansın ilk günü EW Nutrition Küresel Yem Kalite Müdürü Marie Gallissot’un “Toksin risk yönetimi: Mevcut zorluklar ve bu zorluklarla mücadele için etkili yöntemler” ve Hygiena Yaşam Bilimleri ve Laboratuvar Teşhisleri Bölge İşletme Müdürü Rani Ahmad’ın “Proaktif Çözümlerle Gıda Güvenliği Risklerini Önleme” başlıklı sunumlarıyla tamamlandı. Sunumunda yem kalitesi ve mikotoksin yönetimine dair güncel yaklaşımları paylaşan Marie Gallissot, yemlerdeki mikotoksin kontaminasyonunun kanatlı sağlığı ve verimliliği üzerindeki etkilerini ele aldı. Gallissot, düşük düzeydeki mikotoksin bulaşmalarının bile büyüme performansında düşüş, bağışıklık baskılanması ve ekonomik kayıplara yol açabileceğini vurguladı. Riskin azaltılması için hammadde seçimi, düzenli analizler ve bölgesel mikotoksin izleme programlarının entegre biçimde uygulanmasının önemine dikkat çekti. Gıda güvenliği zincirinde erken uyarı ve önleme sistemlerinin önemini anlatan Rani Ahmad ise gıda güvenliğinde proaktif yaklaşımlara dikkat çekti. Ahmad, akıllı çevresel izleme ve hızlı tespit teknolojilerinin, kontaminasyon risklerini erken aşamada belirleyerek işletmelerin hijyen standartlarını sürdürülebilir biçimde korumasına yardımcı olduğunu belirtti.
İKİNCİ GÜN: PRATİK ÇÖZÜMLER VE GELECEK VİZYONU
Konferansın ikinci günü, pratik üretim deneyimlerinin öne çıktığı oturumlara sahne oldu. Aviagen Bölge Teknik Müdürü Murat Yakar, “Kanatlı hayvan üretiminde en iyi uygulamalar” başlıklı sunumunda, verimliliği artırmak için genetik potansiyelin doğru yönetim, besleme, sağlık ve çevre koşullarıyla desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Yakar, küçük farkların bile ekonomik sonuçları ciddi biçimde etkileyebileceğini belirterek, performans takibi ve saha verilerinin düzenli analizinin önemine dikkat çekti. RCL Foods Hayvan Yemi Teknik Yöneticisi Brett Roosendaal, “Beslenme Uzmanlarının Karşılaştığı Zorluklar: Pratik Bakış Açıları ve Çözümler” başlıklı sunumunda, kanatlı beslemede üç ana zorluğa odaklandı: bağırsak sağlığı, antimikrobiyal direnç ve katkı seçimindeki karmaşıklık. Roosendaal, bu zorlukların üstesinden gelmek için ölçülebilir performans hedefleri koyulması, “duruma özel” katkı değerlendirmeleri yapılması ve sürekli iyileştirme kültürünün benimsenmesi gerektiğini vurguladı. Roosendaal’ın ardından Lohmann Breeders GmbH Ticari Genel Müdürü Jurek Grapentin, “Yumurtacı tavuk genetiğindeki eğilimler, inceleme ve geleceğe yönelik beklentiler”, EW Nutrition Küresel İş Geliştirme Müdürü Madalina Diaconu ise “Su hijyeni, kanatlı sağlığı ve verimliliğinin anahtarı” başlıklı birer sunum gerçekleştirdi. İki günlük konferans programı, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Necmettin Ceylan’ın “Tavukçulukta Sıcaklık Stresini Azaltmak için Bütünsel Stratejiler” başlıklı sunumuyla sona erdi. Ceylan, MEA bölgesinde üretim verimliliği ve hayvan refahı açısından sıcaklık stresinin önemli bir sorun olduğunu vurguladı. Sunumunun devamında sıcaklık stresiyle mücadele yöntemlerine değinen Prof. Ceylan, dengeli besleme, enerji yönetimi ve doğru elektrolit-amino asit dengesi gibi uygulamaların etkili sonuçlar sağladığını söyledi.
BÖLGESEL ZORLUKLARA KÜRESEL BAKIŞ
Konferans boyunca öne çıkan ortak tema, bölgesel zorlukların ancak bilimsel bilgi, saha tecrübesi ve iş birliğiyle aşılabileceği yönündeydi. Katılımcılar; yem hammaddesi tedariki, sıcak iklim koşulları, hastalık baskısı, yem hijyeni ve üretim maliyetleri gibi sorunların, yalnızca teknolojiyle değil, aynı zamanda yönetimsel farkındalıkla da çözülebileceğini vurguladı.
EW Nutrition’un düzenlediği bu platform, farklı coğrafyalardan gelen uzmanları bir araya getirerek ortak bir öğrenme zemini oluşturdu. Bu yönüyle konferans, yalnızca bilgi paylaşımı değil, aynı zamanda bölgesel dayanışma açısından da önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Genel olarak, “Kanatlı Hayvancılıkta Yeni Ufuklar” yalnızca teknik bir seminer değil, aynı zamanda Afrika ve Orta Doğu’nun yükselen hayvansal protein pazarına ışık tutan stratejik bir buluşma olarak öne çıktı. EW Nutrition’un uzun vadeli vizyonu, bölgenin potansiyelini sürdürülebilir şekilde değerlendirmek isteyen tüm paydaşlar için yol gösterici nitelikte.