Su ürünleri diyetlerinde deniz yosunu prebiyotik polisakkaritlerinin faydaları

Son zamanlarda artan kanıtlar, deniz yosunlarının, su ürünleri yetiştiriciliğinde verimliliği artırmak için kullanılabilecek çeşitli biyoaktif özelliklere sahip, fonksiyonel gıda veya yem katkı maddeleri olarak daha değerli olduğunu gösteriyor. Yayınlanmış çok sayıda rapor ve onlarca yıldır başarılı bir şekilde kullanılmaları, bu yosunların hayvan beslemesinde uygulanma potansiyeline sahip zengin bir biyoaktif bileşik kaynağı olduğunu ortaya çıkarıyor. Bu kısa incelemede, su ürünleri diyetlerinde makroalgal polisakkaritlerin faydalarına odaklanılıyor.

Dr Jason Sands
Beslenme Başkanı
Ocean Harvest Technology

Son yıllardaki gelişmelere rağmen, su ürünleri yetiştiriciliği balık unu ve balık yağı gibi deniz içeriklerine bağımlı olmaya devam ediyor. Yakın zamanda yapılan bir incelemede, su ürünleri sektörü tarafından kullanılan küresel balık unu ve balık yağının hayvancılık ve gıda dışı kullanımlara göre payının, sırasıyla %69 ve %75 olduğu tahmin edilmektedir (Naylor ve diğerleri, 2021). Su ürünleri endüstrisi, sürdürülebilirliği geliştirmek için karasal bitki bazlı bileşenlerin kullanımını artırdı. Ancak tahıllar ve yağlı tohumlar gibi bitki bazlı bileşenlerin kullanılması, balıklarda bir zorluk olarak ortaya çıkıyor. Özellikle etçil balıklar, bu bileşenlerde yer alan nişasta ve lif dahil diğer karbonhidratları sindirmekte zorlanıyor. Balıklar ayrıca bitki bazlı içeriklerdeki anti-nütrientlere ve toksinlere karşı da hassas canlılar. Su hayvanlarına verilen yemlerdeki balık unu ve balık yağı içeriğinin karasal bitki kaynaklı bileşenlerle değiştirilmesi, gastrointestinal mikrobiyomu dönüştürerek, bağırsak morfolojisini değiştirerek ve bağışıklık fonksiyonunu düzenleyerek balık yiyen türlerin sağlığını etkileyebilir (Naylor ve diğerleri, 2021).

Deniz makroalgleri veya deniz yosunları, Phaeophyta (kahverengi), Chlorophyta (yeşil) ve Rodophyta (kırmızı) olmak üzere üç farklı Phyta’dan oluşur. Deniz yosunlarının, gelişmiş beslenme sunma potansiyeli ve ekosisteme olan faydaları dünya genelinde giderek daha fazla takdir görüyor (Naylor ve diğerleri, 2021). Son yıllarda deniz yosunlarının, karasal bitki, hayvansal protein ve enerjinin yerini alma potansiyeline odaklanan araştırmalar fazla başarı sağlamadı. Ama son zamanlarda artan kanıtlar, deniz yosunlarının, su ürünleri yetiştiriciliğinde verimliliği artırmak için kullanılabilecek çeşitli biyoaktif özelliklere sahip, fonksiyonel gıda veya yem katkı maddeleri olarak daha değerli olduğunu gösteriyor. Yayınlanmış çok sayıda rapor ve onlarca yıldır başarılı bir şekilde kullanılmaları, bu yosunların hayvan beslemesinde uygulanma potansiyeline sahip zengin bir biyoaktif bileşik kaynağı olduğunu ortaya çıkarıyor (Jesus Raposo ve diğerleri, 2016). Bu kısa incelemede, su ürünleri diyetlerinde makroalgal polisakkaritlerin faydalarına odaklanılıyor.

Bazı deniz yosunu polisakkaritlerinin (lif) besleyici olmayan etkileri, koloidal özellikleri ile ilişkilendirilebilir. Bazı lifler, karma yeme dahil edildiklerinde ve suya maruz kaldıklarında, yemin stabilitesini artırabilen emülgatörler ve kolloidler gibi davranabilirler. Sucul yem işlemede sıklıkla kullanılan ekstrüzyon prosesinde ortaya çıkan yüksek sıcaklıklar, deniz yosunu lifindeki değişiklikleri aktive ederek yem dokusunda değişikliklere yol açar (Wan ve diğerleri, 2018). Örneğin; Hashim ve Saat (1992) tarafından yapılan bir araştırmada, Ulva yosunu veya ekstrakte edilmiş karragenan takviyeli diyetler, suya batırıldığında deniz yosunu eklenmemiş benzer bir diyete kıyasla daha az kütle kaybettiği gözlendi. Daha da önemlisi, deniz yosunu lifleri, suda ve karada yaşayan hayvanlarda bulunan prebotik özelliklere sahiptir (Jesus Raposo ve diğerleri, 2016). Ek olarak, sülfatlanmış deniz yosunu lifi bakteriyostatik ve bağışıklık düzenleyici özellikler gösterebilir (Wan ve diğerleri 2018). Örneğin; Cheng ve diğerleri (2008), bu bakteriyostatik özellikleri test ettiler ve Vibrio alginolyticus ile tehdit edilen balıkların, deniz yosunu lifleriyle beslediklerinde hayatta kalma oranlarının arttığını bildirdiler. Bir başka çalışmada, kahverengi deniz yosunu olan Laminaria sp. yosununun, Atlantik somonunda bağışıklık uyarıcı etkilere sahip olduğu tespit edildi (Dalmo ve Seljelid, 1995). Peixoto ve diğerleri (2019), Photobacterium damselae (PD) ile Avrupa levreklerini test etti ve diyetlere eklenen kırmızı deniz yosunu Gracilaria sp.‘den elde edilen bir özütün, PD enfeksiyonuna karşı direnci modüle ettiğini bildirdi. Yeşil deniz yosunu olan Ulva ohnoi yosununun levrek ve çipura diyetlerindeki etkilerini araştıran benzer bir çalışma, deniz yosununun immün sistemi uyarıcı bir etkiye sahip olduğu ve oksidatif metabolizmayı olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaştı (Martinez-Antequera ve diğerleri, 2021).

Bununla birlikte su ürünleri yetiştiriciliğinde antimikrobiyallerin kullanımı ve balık ununun değiştirilmesi ile ilgili sorunlar göz önüne alındığında, deniz yosunu lifi, bir prebiyotik olarak daha fazla potansiyele sahiptir. Liu ve diğerleri (2019), kısa süre önce deniz yosunlarının Litopenaeus vannamei karidesindeki prebiyotik etkilerini değerlendiren bir çalışma gerçekleştirdiler. Bu çalışmada, deniz yosunu içeren diyetleri tüketen karideslerde, hepatopankreas bağışıklığının ve antioksidan durumunun arttığı tespit edildi. Ayrıca araştırmacılar, deniz yosunu takviyesinin, Firmicutes ve Bacillaceae gibi faydalı bakterilerin nispi bolluğunu arttırdığını; Gammaproteobacteria ve Vibrionaceae gibi patojenik bakterileri azalttığını, böylece bağırsak mikrobiyotasında değişikliklere neden olduğunu bildirdiler. Niu ve diğerleri, (2019) ise bir beyaz nokta sendromu virüsü yükleme denemesi gerçekleştirdiler ve deniz yosunu içeren diyetleri tüketen karideslerde ölüm oranının daha düşük olduğunu tespit ettiler.

Bazı deniz yosunu bileşenlerinin biyoaktif özellikleri göz önüne alındığında, deniz yosunları su ürünleri yetiştiriciliği için çok çekici bir değer arttırıcı bileşen olarak ortaya çıkıyor. Çünkü deniz yosunları, sucul yem özellikleri ve bağışıklık uyarıcı ve antioksidatif etkileri de dahil olmak üzere diğer fonksiyonel faydaları iyileştirme fırsatları sunuyor. Buradaki asıl önemli soru, bu etkilerin performansta iyileşmelere yol açıp açmadığı ile ilgili. Yine yakın zamanda yapılan bir çalışma, Atlantik somonu diyetlerine deniz yosunu dahil edilmesinin protein verimlilik oranını ve yemden yararlanma oranını iyileştirdiğini gösterdi (Kamunde ve diğerleri, 2019). Karideslerle yapılan başka bir çalışmada ise Ulva lactuca deniz yosunu ununun diyete dahil edilmesinin, karidesin büyümesinde ve FCR’sinde iyileşme sağlamanın yanı sıra lipid ve karotenoid içeriğinde de artış sağladığı belirlendi (Elizondo-Gonzalez ve diğerleri, 2018). Buna ilaveten, Ulva intestinalis ve Gracilaria persica yosunlarından edilen sülfatlı polisakkaritler (SP) 8 hafta boyunca gökkuşağı alabalığına yem olarak verildi. SP alan balıklarının büyüme oranları, kontrol grubu balıklarına kıyasla önemli ölçüde arttı (Safavi ve diğerleri, 2019). Bu durum, yosundan elde edilen SP kullanmanın, diğer çalışmalardaki tüm deniz yosunlarında görüldüğü gibi benzer faydalar sağladığını gösterdi. Hepsi birlikte değerlendirildiğinde aktarılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar, deniz yosunu lifinin daha yüksek üretkenliğe yol açan gelişmiş bağırsak sağlığı sağlayarak, su ürünleri yetiştiriciliğinde prebiyotik faydalar getirdiğine dair önemli kanıtlar sunuyor.

Dr. Jason Sands Hakkında
Jason Sands, Ocean Harvest Technology (OHT) Ltd’nin Beslenme Bölüm Başkanıdır. Bu görevinde Sands, teknik dokümantasyon geliştirmek, OceanFeed markasını güçlendirmek ve OceanFeed ürün yelpazesi için teknik rehberlik sağlayarak OHT’nin satış ve dağıtım ekiplerini desteklemek için araştırmalara öncülük etmekten sorumludur. Jason Sands, OHT’ye katılmadan önce kamusal, akademik ve özel şirketlerde çeşitli araştırma ve teknik pozisyonlarda çalıştı. Sands, sırasıyla Tuskegee Üniversitesi ve Tennessee Üniversitesi’nden Hayvan Bilimi alanında lisans ve yüksek lisans derecelerine ve Purdue Üniversitesi’nden Hayvan Beslenmesi alanında doktora derecesine sahiptir.