Tarımda sürdürülebilir ihracat artışı bilgiyi kullanmakla mümkün

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol Celep, Tarım ve Teknoloji Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, tarımda bilgiyi kullanmanın ve yorumlamanın verimliliği arttıracağını söyledi ve bu döngünün bir diğer çıktısının sürdürülebilir ihracat artışı olduğunu vurguladı.

Tarımda sürdürülebilir ihracat artışı bilgiyi kullanmakla mümkünTarım 4.0 Teknoloji ve Etki Derneği tarafından düzenlenen Tarım ve Teknoloji Zirvesi’nde Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol Celep, “Tarım ve Gıda Arz Zincirinde Değişen Dinamikler ve E-ticaret” konulu oturumda Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, döngüsel ekonomi, e-ihracat ve EİB’in sürdürülebilirlik çalışmalarını anlattı.  

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, “Ege Bölgesi’nin sürdürülebilir üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek için öncülük yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Biz, bünyesinde 7 tarım birliği bulunan Ege İhracatçı Birlikleri olarak, ihracatı daha az karbon ve su ayak izi bırakarak yapma hedefini benimseyerek kurum içi strateji geliştirme çalışmalarımızda geçtiğimiz 2020 yılını ‘Sürdürülebilirlik Yılı’ olarak ilan etmiş ve bir çalışma grubu kurmuştuk. Kurumumuza ve üyelerimize yönelik çalışmalar ve hayatımıza yeni giren kavramları anlatma hedefleri çerçevesinde Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Döngüsel Ekonomi başlıkları altında çok sayıda webinar düzenledik.” dedi.

Birol Celep, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

TARLADAN ÇATALA STRATEJİSİ TÜM PAYDAŞLARIN İŞ BİRLİĞİ İLE BAŞARILABİLİR
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın Avrupa’nın büyüme stratejisinin kural setini ortaya koyan yeni bir düzenleme olduğunu, pek çok sektörü etkilediğini ve ana amacının 2050’ye kadar AB’nin net sera gazı emisyonlarını sıfırlanmak olduğunu söyleyen Celep, sözlerine şöyle devam etti: “Bu strateji çerçevesinde ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona erdirilmesi, ve kimsenin ve hiçbir bölgenin geride bırakılmaması hedefleniyor. Yani Mutabakat, emisyonları azaltırken iş imkanları yaratacak ve yaşam kalitesini artıracaktır. Biz de bu kapsamda, Tarladan Çatala Stratejisi oluşturduk.  Bu strateji kapsamında şunlar yer alıyor: organik tarıma ayrılan alanların artırılması; kimyasal pestisit, gübre ve antibiyotik kullanımını ciddi oranda azaltacak tedbirlerin alınması; tüketiciler için gıda takibinin yapılması (ulaşılabilirlik, gıdanın nereden geldiği, çevresel ayak izi, besin değeri, dijital araçların kullanımı, vb.); tağşişle mücadele; üretimi zararlılardan ve hastalıklardan korumak için yenilikçi teknikler uygulanması; taşıma, depolama, paketleme ve gıda atıkları konusunda gıda işleme ve perakende sektörlerinin çevresel etkilerini azaltacak politika değişiklikleri. Biz bunları değer zincirindeki tüm paydaşlar, yani özel sektörün yanında kamu kurumlarının iş birliği ile başarabiliriz.”

YEŞİL SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRLERİ ORTAYA ÇIKIYOR
Celep
’e göre tarım sektörü dünyanın ve insanlığın geleceğinin tam merkezinde ve sektörün sürdürülebilirliği ve gelişimi için teknolojik gelişmelerin takibi ve adaptasyonu olmazsa olmaz.

Konuyla ilgili düşüncelerini Celep, şu cümlelerle dile getirdi: “Ekonomide sürdürülebilirlik dendiğinde tarımda geçerliliği olan döngüsel ekonomi kavramından bahsetmek gerekir. Döngüsel Ekonomi Modeli, bildiğiniz üzere ham maddeden atık oluşumuna kadar geçen süreçte, tüm bireyleri bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltirken, diğer yandan tüketimi azaltmayı, geri dönüşümü ve yeniden kullanımı teşvik ediyor. Yeni nesilleri sürdürülebilir iş ve yaşam modellerine yönlendirerek toplumsal faydaya katkıda bulunuyor. İklim değişikliği ile etkin mücadele etmemizi sağlayan model, iş dünyası için daha fazla fırsat ve yeni iş imkanı doğuruyor. Sürdürülebilir üretim ve tüketim alışkanlıkları geliştikçe sıfır atık yaklaşımını benimseyen, yeşil satın alma ve tedarik zincirleri ortaya çıkıyor. Bizler de üzerimize düşen görev ve sorumlulukların bilincindeyiz ve bu sebeple döngüsel ekonomi kavramının etrafında bir ekosistem yaratmak için öncelikle sektör mensuplarına ve ürün tedarik ettiğimiz paydaşlara farkındalık kazandırmamız gerekiyor.”

TARIMSAL ÜRÜN İHRACATIMIZ ORTA VADEDE 10 MİLYAR DOLARA ÇIKACAK
“Gelecek birkaç 10 yıl, bilginin etrafında şekillenecek.” diyen Celep, tarımda bilgiyi kullanmak, yorumlamanın verimliliği arttırmayı sağlayacağı görüşünde ve bu döngünün bir diğer çıktısının ise sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması olduğuna dikkat çekiyor.

Birol Celep, “Son dönemde biraz önce bahsettiğim stratejilerle uyumlu şekilde atılan adımlardan bir diğeri ise Dikili, Bayındır, Kınık ve Bergama gibi Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri oluşturulmasıdır. Bu OSB’ler sayesinde, Bölgemizde bugün yıllık 5 milyar dolar seviyesinde olan tarımsal ürün ihracatımızın orta vadede 10 milyar dolara çıkacağını öngörüyoruz. Türkiye’nin coğrafi zenginliğini iyi değerlendirmek, tüm paydaşların katılımıyla ortak akıl çerçevesinde oluşturulacak politikalarla geleceği şekillendirmek, vizyonumuz olmalı. Bunun için herkes taşın altına elini koymalı.” dedi.

E-İHRACAT RAKAMIMIZ 1,4 MİLYAR DOLARA ULAŞTI
Birol Celep, Türkiye’de ön plana çıkan ihracat türünün genellikle B2B (firmadan firmaya) olsa da son zamanlardaki B2C (firmadan müşteriye) ticaret hacminde büyük artışlar yaşandığını açıkladı. Celep şöyle devam etti: “E-ihracat dayanıklı tüketim ürünleri açısından daha çok fırsata sahip. Ticaret Bakanlığımızca 2020 Haziran ayı itibarıyla e-ihracat kaydı devreye alındı ve veriler elde edilmeye başlandı. Haziran-Aralık 2020 dönemi için, yani 6 aylık bir dönem için ülkemiz genel ihracat rakamı 108 milyar dolarken, aynı dönemde e-ihracat rakamımız 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu altı aylık dönemde e-ihracatın genel ihracata oranı ise yüzde 1,3 olarak tespit edildi. Bu oran dünyada yaklaşık yüzde 4,4 seviyesinde. Ticaret Bakanlığımız, çatı kuruluşu olarak yurt dışında farklı noktalarda ‘yurt dışı lojistik merkezleri’ açmak için çalışmalar yürütüyor. Bu merkezlerin ülkemizden gerçekleşen e-ihracata önemli katkı sağlamasını bekliyoruz. Firmalar da e-ihracat için 4 ana konuya odaklanmalı. Bunlar markalaşma, satış kanalının oluşturulması, eğitimli kadro ve lojistik-depolama olarak özetlenebilir.”