Sürdürülebilir hayvansal proteinde yeni yollar

Dünya nüfusunun giderek artmasının da etkisiyle, sürdürülebilir hayvansal proteinlere yönelik küresel talep artmakta ve gezegenin sınırlı kaynakları üzerinde gitgide yoğunlaşan bir baskı oluşturmaktadır. Ancak ‘sürdürülebilir hayvansal protein’ pratikte ne anlama geliyor ve bir iş öğesinden itici bir güce nasıl dönüştürülebilir?

David Nickell
Sürdürülebilirlik ve İş Çözümleri Başkan Yardımcısı
dsm-firmenich

SÜRDÜRÜLEBİLİR HAYVANSAL ÜRETİM İHTİYACI
Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Aynı zamanda, daha sağlıklı, dengeli ve besin değeri yüksek gıdalara olan talep de artmaktadır – bu talep sadece dünya nüfusundaki artıştan değil, aynı zamanda değişen sağlık bilinci ve tüketici beklentilerinden de kaynaklanmaktadır.

Hayvansal bazlı proteinler son derece besleyicidir ve dengeli, sağlıklı bir beslenmenin önemli bir parçasını oluşturur. Bu proteinlerin tüketimi aynı zamanda birçok kültürün merkezinde yer almakta ve hayvansal gıdalar ve diğer hayvansal kaynaklı ürünler bu kültürlerde önemli bir sosyo-ekonomik role sahiptir. Ancak, hayvansal üretimin bir maliyeti vardır ve bu maliyet, giderek daha belirgin hale gelmektedir.

Hayvansal proteinlere yönelik artan talep, sera gazı emisyonlarını artırmakta ve doğal kaynaklar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bazı durumlarda bu baskı, kabul edilmiş gezegen sınırlarını çoktan aşmış durumdadır. Dolayısıyla yaygın hayvansal üretimin sürdürülebilirliği; değer zinciri, politika yapıcılar ve ilgili paydaşlar tarafından giderek daha fazla mercek altına alınmaktadır.

Bu da geçmişte olduğu gibi faaliyet göstermeye devam etmenin bir seçenek olmadığı anlamına gelmektedir. Hayvansal protein üretiminde yer alan tüm oyuncuların karşı karşıya olduğumuz zorlukların farkında olması gerekiyor. Tüm gezegen için daha sürdürülebilir bir endüstri yaratmak amacıyla yeni düşünceler, yeni teknolojiler ve yeni iş modelleri uygulayarak bunları çözmek için birlikte çalışmalıyız.

DEĞİŞEN TÜKETİCİ BEKLENTİLERİ
Tüketiciler genel olarak hayvancılığa giderek daha eleştirel bakma eğilimindedir. Dünyanın bazı bölgelerinde – özellikle Çin ve Güneydoğu Asya’da – nüfus daha varlıklı hale geldikçe hayvansal kaynaklı gıdalara olan talep artmaktadır. Diğerlerinde, özellikle Avrupa ve ABD’de, nüfusun belirli kesimlerinde hayvansal protein tüketimini azaltma ve daha dengeli beslenmeye yönelme eğilimi vardır. Ancak bu bölgelerde kişi başına düşen hayvansal protein tüketimi, hala dünyanın diğer bölgelerindeki seviyelerin çok üzerindedir.

Tablo karmaşıktır ve dünya genelinde tek tip olmaktan uzaktır. Yine de bazı şeyler nettir. Hayvansal protein üretiminin sürdürülebilirliğine ilişkin endişeler giderek artmaktadır. Örneğin, antibiyotik büyüme destekleyicilerinin (AGP’ler) hayvancılıkta kullanılmaya devam edilmesine ilişkin endişeler yaygındır ve bu endişeler, antimikrobiyal direnç (AMD) ile kanıtlanmış bağlantıları nedeniyle haklıdır. Ayrıca, hayvansal üretimle ilişkilendirilen sera gazı emisyonlarının (GHG) ölçeği, küresel ısınmaya katkıda bulunan önemli bir unsur olarak kabul edilmektedir.

Bu da hayvansal üretim değer zincirlerindeki paydaşların giderek artan bir şekilde geleneksel performans ve marj kategorilerinin ötesine geçerek düşünmek zorunda kalacakları anlamına gelmektedir. Elbette performansın denklemdeki hayati rolü değişmeyecek, marjlar da daha az önemli hale gelmeyecektir. Ancak bunların gerçekten ve ölçülebilir şekilde sürdürülebilir yollarla güvence altına alınması gerekecektir.

MERKEZİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİLİK OLAN BİR ŞİRKET
dsm-firmenich’in düşüncesi sürekli olarak gelişmektedir, çünkü her zaman daha önce karşılanmamış ihtiyaçları karşılamak için dönüşümsel yenilikler sunmaya çalışıyoruz – ve dünyanın ihtiyaçları çevremizde hızla değişiyor. Sürdürülebilirlik, uzun yıllardır dsm-firmenich’in kilit meselelerinden biri olmuştur ve bugün de şirketimizin temel değeridir. Çok sayıda ortaklık ve ödülle kanıtlandığı üzere, şu anda dünyamızın karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan bazılarının üstesinden gelen bilime dayalı, sürdürülebilir ve ölçeklenebilir çözümler sunuyoruz.

Sürdürülebilirlik, amaca yönelik ve performans odaklı stratejimizin temelini oluşturmaktadır. Bu strateji, üç sürdürülebilir büyüme alanı olan Beslenme ve Sağlık, Kaynaklar ve Döngüsel Ekonomi ile İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerjiye odaklanmaktadır. Bunu yaparken de on yedi Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinden beşine hitap etmektedir: Sıfır Açlık (2), Sağlık ve Refah (3), Erişilebilir ve Temiz Enerji (7), İklim Eylemi (13) ve Sorumlu Tüketim ve Üretim (12).

Sürdürülebilirlik bizim kim olduğumuz ve dsm-firmenich‘de ne yaptığımızdır. Bu, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yönelik idealist bir çağrı değildir. dsm-firmenich’de sürdürülebilirliği işimizin temel itici gücü olarak görüyor ve toplumsal ihtiyaçları karşılayan çözümler üreterek ve müşterilerimize yenilikçi, sürdürülebilir çözümler sunarak ortalamanın üzerinde bir büyümenin keyfini çıkaracağımıza ve şirketimize güvenen hissedarlarımıza cazip getiriler sağlayacağımıza inanıyoruz.

Beslenme ve sağlık alanındaki faaliyetlerimiz çerçevesinde bu, herkes için sağlıklı, dengeli ve uygun fiyatlı beslenmeyi savunduğumuz anlamına gelmektedir ki bu da artan dünya nüfusunun gezegenin sınırları dahilinde, mevcut doğal kaynaklar kullanılarak beslenmesini sağlayacaktır. Bu, diğer şeylerin yanı sıra, gıdanın ve aynı zamanda hayvan besleme ve sağlığı işimizin devreye girdiği yem kalitesini ve besin içeriğini artırmayı da içermektedir.

DSM-FIRMENICH ANIMAL NUTRITION AND HEALTH’IN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STRATEJİSİ
Faaliyetlerimizin çevre üzerindeki etkisini azaltırken, hayvan refahı, ürün kalitesi ve süreç güvenliğine tam saygı göstererek daha fazla hayvansal proteini daha yüksek verimlilikle üretmemizi sağlayan besleme çözümleri sunmalıyız. Aynı zamanda, yenilikçi portföyümüzün müşterilerimize rekabet avantajı ve kârlı büyüme fırsatları sunmasını güvence altına almalıyız.

Bu nedenle dsm-firmenich’in hayvan besleme ve sağlığı birimi, bugün sürdürülebilir hayvansal üretim için altı platforma odaklanmaktadır. Bunlar; antimikrobiyal dirençle mücadele, deniz kaynaklarına olan bağımlılığı azaltma, hayvancılık emisyonlarını azaltma, doğal kaynakları verimli kullanma, daha az gıda kaybı ve atıkla güvenli, kaliteli besin üretme ile yaşam süresi boyunca hayvan performansını iyileştirmedir.

dsm-firmenich, AGP’lere etkili alternatifler olarak öbiyotiklerden, su ürünleri yetiştiriciliği endüstrisinin sınırlı deniz kaynaklarına olan bağımlılığını azaltmak için alg bazlı omega-3’e ve çoklu yem bileşenlerinin sindirilebilirliğini ve kullanımını iyileştirmek için enzimlere kadar uzanan birçok alanda çığır açan çözümler sunmaktadır.

BİLİM TEMELLİ HAYVAN BESLEME ÇÖZÜMLERİ
dsm-firmenich herkes için daha aydınlık hayatlar yaratmak için var. Bu, onlarsız bir işimizin olamayacağı müşterilerimizle başlar. Onlara, dünyayı besleme şeklimizi dönüştürürken hepimizin karşılaştığı sürdürülebilirlik ve ticari zorlukları çözmek için akıllıca ölçeklendirilmiş, dünyanın en kapsamlı, bilime dayalı hayvan besleme çözümlerini sunuyoruz.

Dünyanın sürdürülebilir hayvansal protein alanında yeni yollara ihtiyacı var ve dsm-firmenich bu arayışın ön saflarında yer alıyor.

David Nickell Hakkında
David Nickell, dsm-firmenich’te Sürdürülebilirlik ve İş Çözümleri Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Artan nüfusun taleplerini karşılamak için hayvansal ve bitkisel protein üretiminin sürdürülebilir gelişimini sağlayacak stratejilerin ve yeni teknolojilerin geliştirilmesinde öncü bir rol oynamaktadır. Stirling Üniversitesi’nden deniz biyolojisi alanında doktora derecesine sahiptir.