Sürdürülebilir hayvansal üretimde narenciye özü kullanımı

Belirli narenciye özleri hayvan performansını desteklemek için etkili bir araç olabilir. Bu bitki bazlı katkı maddesi, gıda endüstrisinden elde edilen bir yan ürün olduğu için düşük karbon ayak izine sahiptir. Hakem denetiminden geçmiş yeni bir makale (Bui ve ark., 2023), titiz bir yöntem sayesinde bir narenciye özütünün çevresel ayak izini değerlendirmektedir. Bu çalışma, narenciye bazlı bir yem katkı maddesinin daha sürdürülebilir bir et üretimine nasıl katkıda bulunabileceğini göstermektedir.

Julia Laurain
Pazarlama Direktörü
Nor-Feed

Küresel nüfus artışıyla birlikte 2030 yılına kadar et tüketiminin, 2018-2020 yıllarına kıyasla, %14 oranında artması beklenirken (FAO), domuz eti ve tavuk etinin sırasıyla %13,1 ve %17,8 oranında artacağı öngörülmektedir. 2020 yılında kanatlı eti, 33 milyarı aşan küresel tavuk nüfusu ile küresel et üretiminin neredeyse %40’ını, domuz eti ise 670 milyondan fazla domuz ile küresel et üretiminin %36’sını temsil etmekteydi.

Günümüzde, et üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonları (CO2 eşdeğeri olarak sera gazı), 2018-2020 yıllarında tarımdan kaynaklanan toplam emisyonların %50’sinden fazlasını temsil etmektedir. Et üretiminin dünya genelinde su kullanımının yüzde 70’ini ve buzsuz yüzey alanının yüzde 30’unu tükettiği tahmin edilmektedir. Bu rakamlar et endüstrisinin karşı karşıya olduğu zorluğu açıkça ortaya koymaktadır: Et üretimi nasıl artırılır ve karbon ayak izi nasıl sınırlandırılır?

Et üretiminin yaşam döngüsü değerlendirmesi üzerine pek çok çalışma yürütülmüş, bu konuda 250’den fazla hakemli makale (PubMed) yayınlanmış ve bunların %80’i sadece son on yılda gerçekleştirilmiştir. Araştırılan birçok çözüm arasında yer alan bazı yem katkı maddeleri, hayvan performansını artırmaya ve böylece et üretimi için gereken kaynak miktarını dolaylı olarak %10’a kadar azaltmaya izin verdikleri için ilgi çekicidir (Blonk ve ark., 2021). Gıda yan ürünlerine dayalı yem katkı maddeleri, doğal çözümler sunmaya ve gıda endüstrisinden kaynaklanan atıkları azaltmaya izin verdikleri için daha da faydalıdır. Narenciye özütü, hayvan performansına sağladığı faydalar ve çevreye olan olumlu etkileri nedeniyle son zamanlarda yaygın olarak incelenen ilginç kaynaklardan biridir.

Avrupa Birliği’nde antibiyotik büyüme destekleyicilerinin (AGP) yasaklanması, hayvan sağlığını ve performansını desteklemeyi amaçlayan birçok alternatifin geliştirilmesine yol açmıştır. Ekzojen enzimler, organik asitler, prebiyotikler, probiyotikler ve bitki özleri artık yaygın olarak kullanılmaktadır (Huyghebaert ve ark., 2011). Bitki özleri kategorisinde, narenciye özütü bazlı yem katkı maddeleri, pektik-oligosakkaritler ve sitroflavonoidlerdeki yüksek konsantrasyonları sayesinde hayvan performansını artırmak için birkaç yıldır hayvan beslemede kullanılmaktadır. Narenciye özütü ile ilgili mevcut çalışmaların çoğu, bağırsak mikrobiyotası ve performans üzerindeki çeşitli olumlu etkilere işaret etmektedir (Gómez ve ark., 2014; Yu ve ark., 2019). Bununla birlikte, birçok doğal gıda yan ürününde olduğu gibi, narenciye özütünde de esas olarak çeşit, ürün yönetimi, ekstraksiyon yöntemleri ve diğer faktörlerin değişkenliği nedeniyle aktif bileşiklerin bileşimi ve konsantrasyonu açısından yüksek bir değişkenlik gözlemlenebilir. Bu nedenle 2022 yılında Dr. Cisse’nin ekibi, iyi performans gösteren bir narenciye özütünü standartlaştırabilmek için aynı narenciye özütünün ince bir karakterizasyonunu gerçekleştirmiştir. Etlik piliçlerin büyümesine ilişkin tamamlayıcı veriler de 2022 yılında yayınlanmıştır; narenciye özütü ile beslenen etlik piliçlerde tek başına standart rasyona kıyasla önemli ölçüde daha yüksek canlı ağırlık ölçülmüştür.

Bui ve arkadaşları tarafından yapılan ve “Animals” dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, aynı ticari narenciye özütlü yem katkı maddesinin çevresel ayak izini değerlendirmiştir. Bu narenciye özütlü yem katkı maddesinin yaşam döngüsü değerlendirmesi, bağımsız bir ortakla (Evea, Fransa) işbirliği içinde ISO 14040 ve 14044 standartlarına göre gerçekleştirilmiştir. Bu titiz yöntem, derin bir envanter, etki değerlendirmesi ve yorumlama sayesinde, kullanılan kaynakların ve emisyonların ölçülmesine izin vermektedir. Çalışmada, bu narenciye bazlı yem katkı maddesinin 25 kg’lık üretiminin 13,1 kg CO2 eşdeğeri ürettiği ve bu üretim için 66 litre su ile yıllık 5,3 m2 arazi yüzeyi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu çevresel ayak izi, narenciye özütünün meyve suyu endüstrisinden elde edilen bir yan ürün olması nedeniyle nispeten düşüktür. Daha da ilginci, bu özel narenciye özütünün çiftliklerde kullanılması, hayvan performansını arttırarak et üretiminin karbon ayak izinin azaltılmasını sağlamaktadır. Gerçekten de, bu narenciye özütünün yemde kullanılması, standart bir rasyona kıyasla iklim değişikliği, arazi işgali ve su tüketimi gibi üç çevresel tehdit üzerinde fayda sağlamaktadır. Kaynaklardaki ana tasarruf, et üretimi için gereken yem miktarının azalmasından kaynaklanmaktadır; çünkü bu narenciye özütü, büyümeyi artırmaya olanak sağlamaktadır.

Bu özel narenciye özütü ile yapılan farklı çalışmaların meta-analizi, bu katkı maddesinin etlik piliçlerde %4,3 oranında ortalama günlük kazanç artışı sağladığı ve yemden dönüşüm oranını (FCR) %2,4 oranında azalttığı sonucuna ulaşmıştır. Dolayısıyla, karakterize ve standardize edilmiş narenciye özütü, hayvan performansı üzerindeki faydaları sayesinde hayvansal üretimin çevresel ayak izini azaltmak için etkili bir araç olabilir.

Ayrıca, Nor-Feed tarafından kullanılan yaşam döngüsü değerlendirmesi, yayınlanan metodolojinin sistematik olarak ana bitki bazlı ürünlerinin tümüne uygulanmasıyla bu tek bitki ekstraktının ötesine genişletilmiştir. Birincil hedefleri, hayvan yemlerinde antibiyotik ve pestisit gibi sentetik moleküllerin kullanımını ortadan kaldırmak ve hayvansal üretim ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunmaktır.